Murat Sussa
Bu bir röportaj değil… Murat abi, Semra abla büyüğümdür ve Atiye’nin de eski sahipleri olarak çok saygı duyduğum profesyonel bir çifttir. Alt jenerasyonları olarak her zaman akıl almaktan çekinmediğim ve bilgi paylaşmaktan hiç çekinmeyen birer centilmendir.
BAYK Kış Trofesi son ayağından sonra ben arkadaşımın teknesini o ise kendi teknesini transfer etmek için iskelede denk geldiğimizde bir gün önce esen güneyli havada teknelerimize yağan çamuru yıkamak için bir elimizde hortum, dilimizde BAYK son ayağı sohbet etmeye başladık. En çarpıcı cümleyi söylemişti ve ben hak vermekten başka hiç bir şey diyemedim.
Biz ekip olarak yarış sabahı kulübe uğramadan, günaydın iyi bir yarış olsun demeden teknemize gitmeyen, kulübe destek olsun diye kayıt paralarımızı peşinen ödeyen bir ekibiz. Cumartesi gününü geçtim, pazar günü rahat rahat en az 2 yarış yapılabilecekken destek sınıflarına start vererek ORC gruplarını yarıştırmamak nasıl bir akıldır. Hangi mazeret bunu açıklayabilir?
Biz o gün yarış yapılsa ve son 2 ayakta geçtiğimiz rakibimiz bizi geçse, kupayı ellerimiz ile teslim eder, tebrik eder ve yine mutlu mutlu 2.’lik kupamızı alırız. Bize parkurda kaybetme şansı vermemek nasıl bir organizasyondur?
O kadar güzel bir özetti ki, hak vererek dertleşmeye devam ettik ve haliyle yarışın ödül töreninde yaşanan olayı da sordum. Şaşkınca dinledim ve geçmiş yazılarımda 1990’lardan örnek verdiğim ve adab-ı muaşeret diye anlattıklarımın ne kadar doğru olduğunu üzülerek anımsadım. Olay öyle saçma bir olay ki, bir kulübün sporcuya bağlılığını unutan, koltuğu altın sanan, bir güç zehirlenmesi ve liyakatsizliğin adeta örneği. Tam anlamıyla günümüz Türkiye’si…
İkincilik kupamızı aldık, herkes buruk ama mutlu. Bütün yıl emek etmiş ekibim, amatör olarak başlayıp profesyonel seviyesine yaklaşmış ve tüm konsantrasyonlarını trofeye ayırmış bir ekipten bahsediyorum. Kupayı alıp karşı tarafta yarıştan görüntülerin döndüğü sahnede fotoğraf çekilirken kulüp başkanı geliyor ve orada o kadar emek var! Sahneden inin diyor.
Ekip şaşkın, fotoğraf çekiliyoruz, bütün yıl emeği harcayan biziz ve sahnede bir fotoğraf çektirme hakkımız mı yok? Bana emekten kim bahsedecek bu trofede, bu kadar parayı harcayan günlerce antrenman yapan, set set yelken alan kim ki?
Sohbetimiz daha uzundu, yazacak da çok şey var ama Murat abi ve Semra ablanın bana kızmayacağını ön görerek bu kadarını aktarıyorum. Çünkü hiç bir kulübün, hiç bir yöneticinin, hiçbir otoritenin sporcuya böyle davranmaya hakkı yok, olması da mümkün değil. Yat yarışçıları olduğu sürece kulüp vardır. Ancak bu kafayla gidilirse ellerinde 30 teknelik destek filosundan başka bir şey kalmayacağı da ortadadır.
Bir önceki yazımda dediğim gibi, ayıp hem de çok ayıp…
Sussalar ve ekibi xp44’leri ile BAYK Kış Trofesi’ne değer katan teknelerden bir tanesi ve seneye yoklar. Biz de yokuz, daha da artacak yoklar zaten, çünkü BAYK da yok aslında…
Yüzünüzden yel, teninizden tuz eksik olmasın.