EAYK’ın düzenlediği kış trofesinin ikinci ayağı Kulüp Başkanı Ramazan Karakundakoğlu’nun rahatsızlanması haberi ile hüzünlü bir şekilde başladı ancak sağlığının iyiye gitmesi filoya teselli oldu. Bu ay yapılan 2. ayakta filoya heyecan katan iki teknenin yokluğu hissedildi. Keza oldukça başarılı sonuçlara imza atan Esquia teknesi ve Görkem Tüfekçioğlu’nun Jumbo Jet teknesinin yarışa katılmaması filodaki yarış teknelerinde majör bir azalmaya sebep oldu.
Fotoğraflar Emre Tazegül
Yarışa katılmamasının ardından sohbet ettiğimiz Görkem Tüfekçioğlu ise yarışa girmeme sebebi olarak bir eğitim kurumu olarak yarışlara gidip gelme, kayıt ücretleri ve konaklama gibi masrafların artık çok yükseldiğini ve şu zamanlarda zorlandıklarını açıkladı. Aynı dertlerin içerisinde olan biri olarak Görkem Tüfekçioğlu’nu anlamamak mümkün değildi. Görkem Tüfekçioğlu, sözlerine şu şekilde devam etti, “Eşref Hoca’nın yönetimini çok beğeniyorum. Çeşme Marina da filoyu çok destekliyor ve neredeyse 15 gün bağlama olanağı tanıyor. Ancak hem rekabetin düşük olması hem de Çeşme havasının malzemeyi çok zorlamasından dolayı bu sene biraz mola vermeye karar verdim. Maalesef malzememizi de korumak ve önemli yarışlara saklamak zorunda olduğumuz bir zamandan geçiyoruz.”
EAYK filosuna bir göz gezdirdiğimde en çok dikkatimi çeken gezi teknesi sayısının fazlalığı oldu. Destek grubunun hala açık olduğu EAYK Kış Trofesi’nde ise bu grupta sadece bir tekne yer alıyordu, bilmiyorum bu mutlak galibiyetleri onlara iyi geldi mi? Ancak tek bir teknenin bir grupta olması bir organizasyon açısından doğru bir durum da değil. Tek kaldıkları için onları ORC B2 grubuna entegre etmek daha doğru olurdu. EAYK Kış Trofesi’nin ek talimatının 8. maddesinde bir ibare gözüme ilişti ve şu şekilde yazılıyordu; ”Tüm yarışan teknelerin demirlerinin tehlike yaratmayacak şekilde teknede bulundurmaları önerilir” bu madde bir yarışçı gözüyle bana çok ilginç geldi. Çünkü talimatlar tavsiyede bulunmazlar, kesin olarak aslında emir verirler. Örneğin vs durum protesto sebebi değildir, veya şu süre içerisinde start edilmeyen tekneler dnf sayılacaktır gibi. Çeşme filosunda; tepesinde bimini, burnunda çapa ile yarışan bazı tekneler öğrenmemeye veya gelişmemeye inat edercesine parkurda dolanmaya maalesef inat ediyorlar ve bilirsiniz ki yarış teknelerin çoğunda koç boynuzu bile bulunmaz. Bunun asli sebebi bir manevra sırasında halatların koç boynuzlarına dolanarak çaparize veya yaralanmaya sebebiyet vermemesidir. Bu yüzden yelken yarışçılığını öğrenmek istiyorsanız konforunuzdan feragat etmeden yarışmayı hayal etmemelisiniz. Tepede bimini spreyhood, burunda çapa, elde içecek ohh ne ala, bir de grupta tekne az ise aldık mı kupayı, kurtardık bu hafta sonunu! Neyse dönelim EAYK Kış Trofesi’nin ikinci ayağına.
DENİZE ADAM DÜŞTÜ!
3 trofeyi de takip eden usta isimlerden Burak Algon, Aurora X teknesi ile Marmaris 2’den zafer ile ayrıldıktan sonra EAYK 2. ayağında talihsiz bir olay yaşadı. Balon kavançası sırasında ana yelkencinin biraz fazla öne eğilerek halatı kontrol etmeye çalışırken ensesinden onu kapan ana yelken ıskotası çok şanslı bir şekilde hiç bir yaralanmaya sebebiyet vermeden yarışçıyı iki vardavela arasından denize uçurdu. Ancak kısa süre içerisinde balonlarını indirerek vakaya doğru dönen Burak Algon ve ekibi, ekip arkadaşlarını alarak yarışlarına devam ettiler.
SÜRPRİZ BİR TEKNE
Bu hafta gözüme çarpan sürpriz bir tekne vardı ve rakiplerine karşı sadece Tod değeri ile değil tekne tekneye performansta bile oldukça iddialı sonuçlara imza atan bir gezi teknesi olan Mare teknesi. Mare, bir Hanse 375, Merih Erkal liderliğinde yarışan teknenin ORC A2 grubunda yarışması ve j-109, first 34.7 gibi performans teknelerini geride bırakması oldukça göz doldurdu. Keza Judel Vornik’in çizdiği bir tekne olan Hanse 375, gövde sürati olarak fena veriler vermese de içerisinde bulunan mobilya ve deplasman ağırlığı ile bu teknelere karşı başarı gösterebilmesi oldukça iyi bir sonuç. 5 teknenin yarıştığı ORC A2 grubunda ilk günde 2 yarışta 1-1’lik derece ile adeta biz de buradayız mesajı veren Mare teknesinin ikinci gün birinciliği kimseye kaptırmayarak attığı imza pek de şık oldu. Konu dışı ancak danışmanlık verdiğim tekne sahiplerini yönlendirirken hep teknenin performansını değerlendirmeleri söyler ve ona göre tekneler tavsiye ederim ve genelde Hanse performans anlamında tavsiye ettiğim teknelerin başında yer alıyor. Bir gün yelken yarışçılığına merak salarsanız eğer geçmişte satın aldığınız teknenin biraz modifikasyon ile yarışlara iştirak edebilmesi çok önemli. Bu anlamda Hanse 375, anlattıklarımı doğrularcasına Mare ekibine üç birincilik sağladı bu hafta.
KUSURA BAKMA ABİ!
Tabii ki böyle bir diyalog yaşanmadı ama 9 teknenin yarıştığı ORC A ve A2 overall grubunda ise geçen ayak abilerine geçilen Blue Moon ekibi İpek Kırkkavak dümenciliğinde bu sefer yarışın ilk gün 2 yarışında 1-1 lik dereceleri ile onları yetiştiren abileri Serhat Altay dümenciliğinde olan Joy Limon teknesini geçmeyi başardı. Neden böyle yazdım açıklıyayım, Arkas Yelken Takımı’nın ana kadrosu TP52 tipi tekneye geçtikten sonra gözü yurtdışı yarışlarında başarı almaya dikti ve gençlerden oluşan bir ekibi ise Mat 1220 tipi teknelerine alarak onların alttan gelişmesine, sürdürülebilir başarılar elde etmek için yüksek standart bir teknede yarışmalarına olanak sağladılar. Bu yüzden her ne kadar aynı klasmanın tekneleri olmasa da sanıyorum Serhat Altay ve Tolga Yağlı için yetiştirdikleri gençlerin onları geçebildikleri günler bir gurur kaynağı, yarış başarıları dışında yelken yarışçılığına kattıkları değer ortada. İlk gün yapılan bir orsa pupa bir de coğrafi yarışta aldıkları birincilik ile abilerini geride bırakan Arkas’ın gençleri 2. gün 2. Olsa da overallda ve kendi gruplarında 1. olarak haftayı lider kapatmayı başardı. Hem gençlerin hem abilerinin başarılarının devamına!
EAYK’TA HER ŞEY VAR REKABET YOK!
Geçmişte sıkça yarıştığım Çeşme parkuru yapısal olarak oldukça keyifli bir parkur, orta sert havası, bazen yükselen dalga boyu, düşük havalarda ise dingin denizi ile her türlü parkurun atılabildiği güzel bir çoğrafya. Özellikle Başhakem Eşref Uzun rekabetçi parkurlar atmaya özen gösteren ve orsa pupa yarışlarına önem veren bir hakem. Hal böyle olunca rüzgar da stabil olduğunda Çeşme’de yarışmak çok keyifli hale geliyor. Peki ne oluyor da günden güne yarış teknesi adedi azalıyor. Bunu gözlemleyerek organizasyonun masaya yatırmasında fayda var. Çünkü Çeşme’de rüzgar var, güneş var, parkur var, tekne var, parti var, dostluk var ama rekabet oldukça düşük. Ankara Yelken Kulübü ise bu yıl EAYK Kış Trofesi’ne üç tekne ile katılıyor. Ancak Bozkır’ın yelkencileri yıllardır yarış teknesine binmemeye inat ediyor. Oldukça iyi bir kadrosu ve yıllardır yarışlara iştiraklerinden dolayı iyi de bir çevresi bulunan AYK’nin gezi teknelerinde kalmaya inat etmelerinin kulübün gelişmesi adına doğru bir strateji olmadığı düşüncesindeyim. Önemli ve köklü bir kulüp olan AYK’yi temel seviyelerde gezi teknelerinde ama bir ana kadronun da yarış teknesinde yarışarak daha başarılı olması gerektiğine bir AYK üyesi olarak inanıyorum. Zamanında düzenlenen AYK-BAYK yarışı çok doğru bir girişimdi ve 2 yıl ben de keyifle yarışmıştım. Bence böyle bir deneme hem EAYK’ta rekabeti artırmak hem de AYK’nin Ege sularında stabil bir ikamet yeri olması adına doğru bir girişim olabilir ve EAYK’ta yarışan tekne sayısının özellikle yarış teknesi sayısının artmasına sebebiyet verebilir. Bazı kulüplerin ortak yarış düzenlemesi konusunda ise örnek teşkil eder ve hoş bir durum oluşur.
FAZLA TROFE DÜŞÜK KATILIM
Şu anda Ege’de tam 4 kış trofesi devam ediyor ve filo gerek yarış sistemi tercihi gerekse lokasyon tercihleri ile dört bir yana dağılmış durumda. Şu anda en kalabalık filo Marmaris ve Bodrum’da, rekabetçi tekneler özellikle Marmaris’te göz dolduruyor. ORC sisteminde yarışmak istemeyen küçük ama önemli bir grup ise Göcek Kış Trofesi’ni takip ediyor ama nihayetinde her kulübün organizasyonu bu trofe bolluğunda eski yıllara nazaran tekne sayısını ve rekabetini etkiliyor. Tabii ki tek sebep kulüp ve trofe sayısının fazlalığı değil, artık ekonomik boyutta yarışlara iştirak etmek hem tekne sahipleri hem de yarışanlar adına oldukça zorlayıcı hale gelmiş durumda.
EAYK yarışlarına dönecek olursam dediğim gibi rekabet düşük ancak hem samimi bir ortam, eski yıllara benzeyen bir organizasyon, zaten Çeşme Marina’nın kendine has güzelliği ile EAYK Kış Trofesi devam ediyor ama yarış kısmına geldiğimizde hevesle anlatabileceğimiz olaylar ve tekneler maalesef çok az. Ancak EAYK sakin ve dingin yapısı ile yarışmak adına harika bir organizasyon ve coğrafya. Rekabetin artması dileklerimle. Yarış sonuçları haber olacak servis edilecek.
Yüzünüzden yel, teninizden tuz eksik olmasın…