Ege’nin en büyük yarışı Marmaris Yarış Haftası, 116 teknelik bir filo ile bu yıl rekabeti çok yüksek bir yarışa sahne oldu. Marmaris ve Muğla belediyelerinin katkılarıyla bu yıl tam bir yarış köyüne dönüşen Marmaris Yat Limanı eski şaşalı günlerinden çok daha coşkulu ve düzenli bir organizasyona sahne oldu. Mendireğe kurulan parti alanı tüm filoyu kucaklarken ödül törenlerinin ihtişamı ise görülmeye değerdi. Bu yıl yeni yönetim değişikliği Mayıs ayında olan ve başkanlık görevini devralan Bülent Çelik’in ekibi gençleştirmesi çok olumlu sonuç verdi. Parkurda hakem kurulunun başarısı, karada ise adaleti sağlamak için kontrollerin eksik olmaması yarışın ne kadar ciddiye alındığının yegane göstergesiydi. Teknede mecburen bulunması gereken güvenlik ekipmanları yarış ekiplerine liste olarak iletilmiş ve yarışın herhangi bir gününde kontrol yapılabileceği duyurulmuştu. Tüm teknelere bu kontroller yapılırken aynı zamanda ORC belgesinde beyan edilmemiş değişiklikler de kontrol edilerek tespit edildi ve düzeltme ya da ceza uygulanarak yarışın adaletini korumak için müthiş bir çaba gösterildi. Bu yıl yarışı kardeşim Tolga Gökova sunuyordu, yarışlar sürerken yapılan canlı yayınlar ile yarışı halka yaymak idelojisinde harika bir program sunuldu. Bu sunumunda Tolga Gökova’ya Doğukan Kandemir ve Ateş Çınar eşlik etti. Deneyimli yarışçıların anlatımı yarışa kalite katarken aynı zamanda ünlü spor sunucusu Merve Toy sunuma renk kattı ve yarışın ilk günü yayındaydı.
Yarış Zorlu, Ruslar İnatçı
Rus ekipler teknelerini muazzam hazırlamış, parkurda resmen yüzlerce teknede yeni yelken hışırtısı hakimdi. Madden yapabildikleri bu yatırımın dışında inatçı ve kararlı yarışmaları ise parkurda kaliteyi yükselten unsurlardan bir tanesiydi. İlk atılan 2 yarış yaparak koy içinde Orsa – Pupa yarışı yapan ORC filosunda start sırası maxi ve ORC A sonrasında alt gruplara yayılmıştı. Problemsiz şekilde kurulan parkurlar ve verilen startlarda bu kadar kalabalık bir filoda her grupta 15-20 tekne olması tam bir renk cümbüşüne sahne olsa da yarışın zorluk seviyesi tam özlediğimiz gibiydi. O kadar keyif aldık ki yarışın ilk günü karaya çıktığımız da sonuçlara bile bakmayı unutmuş, rakipler ve dostlarla sadece yarışı konuşuyorduk. Türk tekne katılımı bu yıl azdı, genel olarak herkes teknesini kiralamış ve tekne sahipleri de başka teknelere dağılmıştı. Ancak Türk tekne katılımının artması şart, şayet özlenen yarış kalitesi ve seviyesi Marmaris Yarış Haftası’nda bu kadar muntazam uygulanırken açıkça belirtmeliyim ki kaçırılarak bir hafta değil…
Maxi grubunda 3 tekne bulunuyordu, Mersin Yelken Akademisi’nin Jv56’sı, Arkın Group’un Tp 52’si ve bir Hanse 630e. Tabii ki 630e’nin bu teknelere tutunması mümkün değildi ancak Mersin Yelken Akademisi ve Arkın Group’un Napan teknesinin rekabetini izlemek oldukça keyifliydi. Napan Maxi grubunu domine etse de son gün düzenlenen ve yaklaşık yok havada 10 saat süren offshore yarışında Mersin Yelken Akademisi’nin offshore yarışı kazanması tamamı kadınlardan oluşan bu ekibi oldukça mutlu edecekti. Yarışın en iyi teknesi, tartışması ORC A grubunun lideri Brozex teknesi oldu. Clubswan 42 ile yarışan deneyimli ekip 6 yarışın 5’ini lider tamamlarken son offshoreda 2. olacaktı.
Türk ekiplerden dereceye giren tekneler sadece ORC 3 gurubundaydı. Bartu Özsoy dümenciliğindeki Pupa teknesi haftayı 2. bitirirken Berkcan Arat dümenciliğinde bulunan Blue X ise 3. olacaktı. Bu grupta ise çok istikrarlı yarışan Lettland ekibi bir Marmaris Yarış Haftası’nı daha lider kapattı. Haftanın tamamında ise her gün kupa veriliyordu ve Ali Öztürk’ün Ada Sailor’u, Tunca Çalışkan dümenciliğinde bulunan M2 teknesi Orhan Özdaş’ın Matrak teknesi offshore yarışında kupa kotasında kalarak içimize su serpti. Yarışın ilk günü Eker’in Kerr 40’ını parkurda görünce sevindim ve dedim ki iddialı bir Türk ekibimiz daha var. Ancak ORC konusunda oldukça tepkili olan Ahmet Eker’in yarışa gelmediği teknesini bir RUS ekibe kiraya verdiğini duyunca açıkçası hem üzüldüm hem de şaşırdım. Verilen tepkinin samimiyetini sorguladığım gibi aynı zamanda iddialı Türk ekiplerimizin bu yarışa iştirakinin ne kadar önemli olduğunu belirtmem gerekiyor. Çünkü ülkenin her köşesinde bir sürü organizasyondan şikayet ederken kıran kırana mücadele edilen, her ekibin, her teknenin iyi olduğu ve harika yönetilen böyle bir yarışı kaçırmamak gerekiyor. Seneye bir şekilde Türk teknelerinin artmasını ve bu Rus dominasyonunu eleştirmek yerine rekabetin içinde olmak gerekiyor.
Açıkça belirtmeliyim ki Marmaris Belediyesi’nin desteği ile katıldığım bu haftada Atiye’nin grubu ORC D’de tam 19 tekne vardı. Rakipler o kadar iyiydi ki güç bela kendimizi ancak 9. sıraya oturtabildik. Yarışı kaybederken yarıştan keyif alabileceğiniz kalitede bir yarış haftası yaşadık. Öyle ki Arkas Sailing Team’in gençlerinden oluşan B kadrosunun yarıştığı Mat1220 teknesinin bile grubunda rakiplere tutunmak için ne kadar çabaladığına şahit olduk. Ancak bu çaba onları maalesef 9. çıkaramadı. Yarışın kalitesini anlatabilmek için yazdığım bu detay bir yere çekilmesin, ülkemizi gururla ve başarılı şekilde temsil eden Arkas Sailing Team Mat 1220’de artık yeni yarışçılar yetiştiriyor. Bu kıymet alacakları dereceden çok daha önemli ve burada oldukları için teşekkür ediyorum.
ORC’yi Filo Anladıkça Hakemlerin Sorumluluğu Artıyor
Yarışların büyük kısmı orsa-pupa, ancak constructed course uygulamasında yapıldı. Hal böyle olunca, racing, daha apaz ağırlıklı rotalar için daha uygun olan bu puanlama sisteminden biraz canımız yanmıyor değil. PSC yani constructed course uygulaması, orsa, pupa ve apaz kombinasyonunun olduğu yarışlarda ideal. Ancak bir apaz ayağı eksildiğinde, üç ana ayağın değerlendirilmesiyle hesaplayan sistem bazı tekneler için tatsız sonuçlara sebebiyet verebiliyor. PSC uygulaması için aslında elimizde çok ideal bir parkur var; o da rota 5. Özellikle Mares önüne atılan şamandıradan sonra gidilen apaz ayağı eklenince tam hesaba oturan bir parkur yapısı var elimizde. Çünkü PSC, daha çok polar curve’e göre hesaplama yapan bir sistem. Ancak dur-kalkları olan, açan ve çekenlerinin bol olduğu kısa bir parkurda her teknenin polar verilerini tutması çok olası değil. Haliyle rakibinizle mücadele ederken, aynı zamanda parkura uygun olmayan bir sistemle mücadele ediyorsunuz; bu da performansı yükseltmek yerine, performansı yanlış değerlendirmeye sebep oluyor. Ancak rota 5’i bu hafta uygulamakta güçtü çünkü liman içinde alarga bölgesinde bulunan bir geminin yanı sıra, uzun yalı önlerinde onlarca tekne alargada duruyor. Bu sebeple koy içinde orsa-pupa parkuru kurmak en ideal çözüm olsa da, en uygun sistemin Time on Time, TOT sisteminde yapılması çok daha adil sonuçlara sebebiyet verebilir. Çünkü Time on Time Windward-Leeward sistemi, rüzgar değişimlerinden daha az etkilenen ve dur-kalk durumlarında daha minimal hesaplar yapan sistemin, özellikle 1.5-1.7 millik kısa parkurlarda çok daha efektif çalışacağı kanısındayım ve aslında bakılırsa IRC sistemine en yakın olan sistem de TOT. Ancak bu sistemi hep birlikte baştan öğreniyoruz, daha rekabetçi olduğu kesin, çok da sevdik açıkçası. Yalnız biraz daha yolumuz var gibi hem yarışanlar hem de yönetenler hususunda.
Ancak ORC sisteminin yanı sıra sanıyorum en genç Başhakemimiz Ezgi Kalaycı çok başarılı. Dış etkenlere kulakları kapalı, istikrarlı ve sabırlı. Bu hafta bana kalırsa baştan sona tüm kararları doğruydu, sistem ne olursa olsun iyi bir hakem yönetimi en önemlisi ve 2025 kış trofesinde olduğu gibi bu haftada harika bir yarış yönetti. ORC sisteminde ise evet biraz daha yolumuz var, bende kendi gelişimim adına bu hafta çok şey öğrendim ve yeni başlayan için kısa bir ORC rehberi için çalışmaya başladım. Tartışmasız ilk tavsiyem teknelerinizi ölçtürün, IRC’den evrilen club sertifakalar resmen cezalı gibi. International sertifikaya geçen her teknenin performansı aynı ama zamanları oldukça avantajlı club teknelere göre. Bu farkı hisseder hissetmez simetrik setupımı tamamlayıp hemen international ölçüme geçmeye karar verdik zaten. 2026 yılında bir duyuma göre club ile artık yarışılmayacak ki doğrusu bu. Yine de yarışanların içinde iki sistemin de olması gerektiğine dair fikir oldukça yoğunlukta çünkü ORC’nin rekabetçi yüzü Türk teknelerinin birçoğunu oldukça zorluyor.
Marmaris Yarış Haftası’nın Evrimi Tamam
Yarışın uzun bir tarihi var ama en istikrarlı olduğu tarafı parkur ve rotaları. Değerli yarışların rota değiştirmemesi ya da bazı adetleri sürdürmesi gerekir. Tam 34 yıl Marmaris Yarış Haftası’na ev sahipliği yapan Netsel Marina’nın yokluğunu arar mıyız derken öyle güzel güzel bir yarış haftası geçirdik ki açıkçası bu haftanın yeni yuvasını daha çok sevdik. Marmaris Yat Kulübü’nde bir adet vardır, seçimler sakin, saygıyla geçer ve hiç bir seçimi bir başkan kaybetmez sadece bayrak devreder. Tüm eski yönetimler ve başkanlar her zaman dirsek temasındadır ve hal böyle olunca başarı kaçınılmazdır. Ben yeni yönetimin bu zorlu sınavında bize yaşattığı hafta için teşekkür ederim, bundan iyisi zor yapılırdı, zor yapılır. Herkesin emeğine ve terine sağlık. Bir sonra ki Marmaris Yarış Haftası’nda görüşmek üzere.













