Hafta sonu tüm Ege bir trofe şöleni yaşadı! Bir yağmur gibi Ege’nin her köşesine trofe yağıyor! Vavvvv ne kadar geliştik, ne kadar çok yarışımız var ve ne büyük bir camiayız? Keşke bu cümleyi kinaye ile değil de gerçekten övünerek yazabilsem. O günler de gelecektir elbet ama hal şu anda maalesef böyle değil. Bu hafta 17. kez düzenlenen ülkemizin en büyük üniversiteler arası yat yarışı Campus Cup 3 günlük bir yarış olarak Marmaris’te gerçekleşti. 19 tekne üniversite takımları ile yarışıyor. Bu organizasyon üniversiteli gençler arasında hem çok popüler hem de gençlerimiz artık bu yarışı önemsiyor. Yani nasıl ki yatçılar “Ben şu yıl Deniz Kuvvetleri Kupas’ını kazandım”, “Marmara Kupası’nı kazandım” diye aramızda övgüyle anlatıyorsak, gençler de biz şu yıl “Campus Cup’ı kazanmıştık” diyerek yelkencilik kariyerlerine başlıyorlar.
Campus Cup aynı zamanda tekne sahipleri için bir gelir kapısı ki bu kalben desteklediğim bir olay değil. Birçok tekne sahibi yarış teknelerini üniversitelere kiraya veriyorlar ve öyle pek de ucuz değil. Bazı yarışlarda Rus yarışçılar ne ödüyor ise üniversiteli gençler de onu ödüyor. Bazı tekne sahipleri ise “öyle şey olur mu” diyerek ellerinden geldiğince ekonomik şekilde teknelerini kiraya veriyor. Nihayetinde zorlanan ve günden güne marina fiyatları, malzeme gibi konuların altında ezilen tekne sahiplerinin yılda bir kez gelir elde edebildiği bir yarışa dönüşmüş durumda. Ancak bu güzide yarış yapılırken aynı hafta sonu BAYK Kış Trofesi ve EAYK Kış Trofesi yapılıyor.
Genelde Bodrum sularında yarışmayı tercih eden bazı tekneler Campus Cup’ta, kimisi ise EAYK trofesine gitmiş durumda. Hal böyle olunca bir trofenin içinde bulunan rekabet girilmeyen yarışlar ile yer değiştiriyor. Mesela örnek olarak Protesto Kurulu’nun verdiği karara oldukça üzülen ve teknesini yarıştan çekmeye karar veren Runner teknesi trofenin 2. ayağından beri Bodrum sularına gelmiyor. Yazdığım yazılardan dolayı Protesto Kurulu tarafından Disiplin Kurulu’na sevk edilen ben, teknemi Bodrum trofesine getirmek yerine Ege Üniversitesi’nin gençlerine vererek trofedeki iddiamı üst sıralardayken tamamen kaybediyor ve 4. ayağa girmiyorum. Yarışlar çakıştığı için kendi içlerinde benim hakim olmadığım bir konudan seçim yapmak zorunda kalan Arora x teknesi Bodrum yerine bu hafta EAYK yarışını tercih ediyor. ORC sistemine hızlı bir geçiş yapıldığı ve geçişi desteklemeyen bazı tekneler ise IRC sisteminde kalmak istiyor ve Marmaris, Bodrum, Çeşme yerine Göcek Kış Trofesi’nde yarışmaya karar veriyor. Hal böyle olunca her trofe 20 tekne bandında kalıyor. Özellikle ekonomisini yelken öğreterek idame eden kişilerse lokasyon ve talepleri değerlendirerek iki trofeyi takip edebilecekken bir trofeye sıkışıyor.
EAYK Kış Trofesi’nde yeni öğrendiğim bir haber marina fiyatlarının bu denli pahalılaştığı bir dönemde Çeşme Marina’nın EAYK yarışlarına gelen teknelere yarıştan bir hafta önce ve bir hafta sonrasına kadar bedelsiz barınak sağladığı. İnanın trofelerin başında bunu bilseydim, kış planlamamı buna göre yapardım. Çünkü hem EAYK trofesinin atmosferi her zaman dostane ve çok güzeldir, rüzgarsızlık problemi yoktur ve çok sayıda Orsa – Pupa yarışı yapılır. Çeşme Marina’nın kulübe verdiği bu destek inanın hem çok büyük bir sponsorluk hem de böyle bir dönemde inanılmaz bir destek. Teknem sadece marina görsün, biraz sallanmadan dinlensin diye bile gitmeyi düşünebilir bir tekne sahibi. Ancak bu haberi benim bile geç duymam hem sponsor hem de kulüp için çok üzücü, demek ki yeterli reklamı yapmamışlar.
Bu kadar yarış çarpışınca filo dağılıyor, trofelerde rekabet kırılıyor, çok sayıda hakeme ihtiyaç duyuluyor ve aslına bakarsanız ortalık karışıyor. Yılın başında yarış tarihleri seçilirken herkes birbirlerini ve tekneleri kollayabilecek şekilde tarihlerini düzenlese bir çok tekne tüm trofeleri takip etmeye çalışacak, ekonomisini yarıştan kazanan tekneler daha fazla gelir elde edecek, daha fazla kayıt alan kulüpler rahatlayacak, sponsorlu yarışan tekneler destekçilerine daha fazla kupa sunabilecek vs vs… Sektör daha iyi olacak nihayetinde.
Bir üzücü haber de İstanbul ‘ dan geldi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın boğaz yarışlarına sınırlama getirmesinden sonra TYF’den TAYK’a gönderilen yazı üzerine 19 Mayıs’ta düzenlenecek olan ve Borusan sponsorluğunda gerçekleşen Gençlik ve Spor Bayramı Kupası’nın tarihinin değiştirilmesi emri geldi. Bunu üzerine zaten çakıştırılan yarışlardan dolayı 54. Deniz Kuvvetleri Kupası’nın tarihini değiştirmek zorunda kalan TAYK bu yarışın tarihini değiştirmek yerine parkurunu Caddebostan’a taşımaya karar verdi. Zaten yarışın ismine bakıldığında en mantıklı kararı vermiş bulunuyorlar ama bu yıl ne hikmetse piyango hep TAYK’a çıkıyor.
Nasıl olmalıydı?
İki seçenek var, birincisi bir kış trofesi için mesela 7 ayak çok fazla. Ocak ve şubat ayları Bodrum ve Çeşme sularında; kaçak yapma, bora üretme ve son yıllarda değişen iklim yapısı ile hortum yapma riski artmış durumda. Bu yüzden bu aylarda yapılan yarış sayısının azalması ve mart-mayıs arasına sıkıştırılması daha mantıklı. Marmaris ve Göcek’in iklimi daha yumuşak, bu yüzden oradaki iki trofe de ocak ve şubat aylarında daha fazla yarış yaparak trofelerini mart sonu nisan ortası gibi bitirmeyi hedeflemelidir. Mesela mart ayında MIYC’da trofe ayağı var. Her hafta bu ayaklara katılmak tüm ekipleri zorlamakta ve ekonomik olarak da problem yaratmakta. Ancak bu sıkışıklık kulübün kabahati değil, köşe kapmacanın eseri.
Bir diğer alternatif ise birleşmek ki bu hayal bana harika tınlıyor. 4 Ege kulübü 2’şer olarak bir araya gelir, hangisi hangisiyle bir araya gelir ona bir yorum yapmayacağım ama denir ki x kulüp x kulüp ortak trofesinde ORC şampiyonası, sonra da x kulüp x kulüp ortak iş biliği ile IRC şampiyonası! Yarış adedi azalınca ortalık rahatlar ve iki trofeye de her tekne gitme imkanı bulur. Sonra da denir ki 4 kulübün ortak iş birliği ile bilmem ne sisteminde en büyük şampiyonu belirliyoruz. Bu da tek yarış yapılır ve tamamen Türk filosu 20’şer tekne start almak yerine 100 tekne start alır. Bu şampiyona her sene başka kulübün lokasyonunda yapılır, bu sayede her kulüp güçlenir. Aynı sistem İstanbul için de geçerli, gayet yapılabilir. Aslında bu kadar basit…
Yüzünüzden yel, teninizden tuz eksik olmasın…