Başlık gölge oyunundan geldi tabii ki aklıma, ama uzun yolda denizciler ağır depresyonlara denk geldiklerinde iki fırtınanın arasında kalan okulasyonları yani pencereleri beklerler. Defalarca başıma gelmiş bir durumdur bu uzun yollarda, ancak bir sürü kuralın olduğu bir yarışı organize ederken günün sadece 7 saatlik periyodunda bu hafta sonu gerçekleşen Bodrum’un oynak ve sert havasında yarış yapacak pencereleri bulmak tam bir ustalık işiydi. Şimdi ne demek istediğime geleyim. İki fırtınanın arasında seyre uygun bir zaman yakalamak bir kaç günlük bir çalışma ancak elinizdeki filonun niteliklerine, farklı tekne yapılarına, world sailing ve ORC kurallarına uygun bir yarışı düzenlemek için zorlu bir hafta sonunda günün içinde sadece 6-7 saatlik bir periyodunuz var ki bunun ortalama iki saati zaten yarıştan ibaret.
Yarışın ilk günü bir gün önceden incelediğim hava raporları kesinlikle yarış yapılamayacağını ön görmeme sebep olmuştu. Sıcaklık ortalama 3-5 derece, rüzgar yönü ise tam yıldız yönünden 25-36 knot arası veriyordu. Yarış sabahı geldiğinde dümenci toplantısında baş hakemimiz Ayberk Olcay rüzgar durumunu anlatarak tüm ekipleri karada beklemeye davet ve BAYK’ın whatsapp grubundan gelişmeleri haber edeceklerini, bu hafta sonu orsa pupa yarışı yapmayı deneyeceklerini söyledi. Bu bize heyecan verse de yaşanan hafta sonunda orsa pupa yarışı yapmak maalesef mümkün değildi. Çünkü cumartesi sabahı ölçülen rüzgar stabilde 28 sağanaklarda ise 36 kontlara rahat rahat vuruyordu. Bu yüzden her yarım saatte bir yapılan ölçümler whatsapp grubundan bildirimler yapılarak saat 15.00’e kadar karada tehir ilan edildi.
Yarışa mı geldik? Eğlenmeye mi?
Saatler 14.00’ü göstermeye başladığında yavaş yavaş yarışın olmayacağından şüphe eden ekipler sofralara kurulmaya başlamışlardı. Bu sırada herkes yarım saatte bir gelen yarış kurulunun. anonslarını beklese de maalesef yerli milli içkimiz bazı sofralara misafir olmuş, ancak tehir altı aydın daha toka edilmemişti. Saat 15.30’da gelen naif bir whatsapp mesajı sofra filosunda soğuk terler döktürerek şöyle diyordu.
”Yarış kurulundan tüm teknelerin dikkatine. Saat 16.30’da start almak üzere muhtemelen start hattı kale önünde olacak şekilde hepinizi start hattına bekliyoruz. Komite botunda Lima ve Yankee bayrağı tokadır”
Hararetle sofradan kalkan, hatta kalkamayan ekiplerin yanında hazır bekleyen ve yarışmayı arzu eden ekipler de vardı. Start düdüğü çaldığında ilan edilen rota 9’da gün batımına kadar bitmesi muhtemel bir yarış olsa da destek sınıfları da düşünülerek yarış limiti gün batımından 30 dakika sonraya alınmıştı. Sağanaklı, oldukça sert bir havanın içinde kısa bir pencereye yakalayan yarış komitesi zamanlama harikası yaratarak tam bir pencere oyunu oynadı ve ilk gün yarışın bitirilmesine olanak sağladı.
Pazar günü geldiğinde ise kolaylaşacağını sandığımız işler daha da zorlaşacaktı, saat 10.45 olarak ilan edilen start saatinden önce yine karada tehir verildi çünkü Milta Marina’nın sadece 1 mil açığında stabil şekilde esen 30 knotluk hava yarışmaya uygun bir zemin değildi. Ancak 11.30 dolaylarında start hattına çağrılan yarış ekipleri 20-22 knot bandında bir rüzgarla start alarak kale önüne atılmış bir orsa şamandırasında 3 kol orsa iki kol pupa inerek ilan edilen 16 millik rota 13’ü problemsiz şekilde bitirdi ve yarış bittiğinde rüzgar yine tırmanarak 24-30 knot dolaylarına oturdu. Doğa ve insan yetisi savaşını bu sefer hakem kurulu kazanmıştı, pencere savaşı yarışçılar adına zaferle bitmişti. Hafta sonu kurtulmuş, 2 yarış yapılarak trofenin en zorlu ayaklarından biri olan şubat soğukları problemsiz ve güvenle bitmişti. Şimdi gelelim yarışan teknelerimize.
İki X-Yacht çarpıştı
2. günün startında rüzgar altı rüzgar üstü çatışmasına giren Atiye ve Hit x teknesi itişe kakışa pin end’e kadar geldi. Startın verildiğini duymayan Mustafa Anbarcı yönetimindeki Hit x orsalamak da inat edip, pin end şamandırasının arkasına düşmek istemeyen Atilla Gökova yönetimindeki Atiye kendini şamandıra ve Hit x‘in arasına sokmaya çalıştığında çatışma yaşandı. Minör hasar ile atlatılan çatışmadan sonra Atiye teknesi protesto çekti ancak yarış sonunda protesto sonucunun ne olacağı bilinmez tabii ki ama organizasyonu geciktirmemek adına protestosunu geri geçti. İki dümencinin telefon görüşmesi ile dostane şekilde sonuçlanan bu kazanın majör hasarlara sebebiyet vermemesi ile teselli buldu.
Göze takılan performanslar
İlk gün yarışında dar açıya ve sert sağanaklara rağmen ilk şamandırada açtıkları asimetrik balonları ile farkı hızlıca açan X-men teknesi günü birincilik ile kapadı. Ancak 2. gün yarışlarında denize düşürdükleri balonlarının kaybettirdiği zaman maalesef onları haftanın sonunda 2.’lik kürsüsüne çıkarabildi. Aquavit ekibi ise uzun zamandır hasret oldukları zafere 3. ayakta ulaşmayı başardı, Bin dokuz kırk beş ekibinin ilk gün DNC olması ile ikinci gün aldıkları birincilik onları podyumun en üstüne taşıdı.
ORC B2’de eksilen ekiplerden bir tanesi Gino yatçılığın Runner teknesiydi ve 4 tekne start alan grupta 1-1’lik dereceleri ile Lobster ekibi kürsünün tepesini kimseye bırakmadı. Filonun en kalabalık grubu ORC B2’de ise kıran kırana bir mücadele vardı. İlk gün 5. olan Cemre Metin’in Albatrosu ikinci gün harika bir performans göstererek 2. olacak ve 3.’lük derecesinden Atiye teknesini eleyecekti. 1-1’lik sonucu ile B2 grubunun yine lideri olan Selim Kakış’ın Lady Sollare’siydi. Ancak ilk gün 2. olarak podyumda ben de varım diyen Omani’nin 2. gün yarışında çok ciddi bir chinese gybe yedikten sonra hemen toparlayıp balonunu tekrar basarak yarışa tutunması seyretmesi keyifli anlardan biriydi. Tunca Çalışkanın inadı haftanın sonunda onlara 2.’lik kupası getirecekti.
Destek sınıfına girmiyorum hiç biliyorsunuz, olmasa da olur ama orada harika bir olay yaşandı. 3 teknenin yarıştığı Destek A grubunda ilk gün dnf olan Pinta teknesinden dolayı Lucifer teknesi ilk 2.’lik kazandı. Tek teknenin katıldığı ve birinci oldukları günü görmek ümidi ile… 🙂
Bu hafta her şey zordu, soğuk, sağanaklı, sert ve tam adına yakışır bir şubattı ve bu haftanın kazananı pencere oyununu harika oynayan BAYK’tı.
Bir sonraki yarışta görüşmek üzere…
Yüzünüzden yel, teninizden tuz eksik olmasın.