Uzun zamandır beklenen Marmaris Kış Trofesi’nin birinci ayağı geldi çattı ve tüm gözler aslında ORC sistemine geçişin mimarı olan MIYC’deydi. Bu arada açıkça belirtmek isterim ki tüm çocukluğumun geçtiği bu köklü kulüp benim tüm külliyatım, kalpten bağlı olduğum ve çocuk yaşta yarışlarına iştirak ettiğim kulüp. Ancak eğriye eğri, doğruya doğru demek hatıralarımdan çok daha önemli benim için.
YARIŞIN İÇİNDEN
Marmaris’te hava raporları 5 knottan fazla hava göstermese de kümülüs bulutları arasından sıyrılan güneş bu inanılmaz coğrafyada harika yarışlar olacağının habercisi gibiydi. Koy dışında rüzgar olmasa da Marmaris Körfezi’nin içinde güney – güney batı yönünden gelen ılık rüzgar, 2 saatlik bir bekleyişten sonra tüm filonun yüzünü güldürdü. Hakem heyeti ise 1.1 mil uzunluğunda bir ofset setini rüzgarın gözüne yerleştirerek harika bir orsa – pupa yarışının startını verdi. İlk startı hızlı tekneler olan ORC A grubu aldı ve hiç de hafife alınmayacak kuvvette tekneler Marmaris Kış Trofesi’ne hem görsel hem de taktiksel bir şölen yarattı. Bant aralıkları noktasında harika gruplar oluşturan MIYC’nin tüm çabasının kalitesi yüksek yarışlar yapmak olduğu aşikardı ve ilk gün yapılan iki orsa-pupa yarışı rekabeti çok yüksek, taktik savaşları ile dolu harika iki yarış oldu. IRC’de avantajlı tekne olarak bilinen ve Bruce Farr’ın yeni 40 feet teknesinin bile geçemediği eski Farr 40’ların ORC sınıfında özellikle hafif havada IRC’de zaman aldıkları teknelere zaman vermesi kuliste ilk konuşulanlardandı. Ancak filoya yeni olan bu sürpriz belli ki ORC otoriteleri için yeni bir haber değildi ve tüm bu zaman dezavantajına rağmen Farr 40’lar parkurda fırtına gibi esti. Cem Hakko’nun Vakkaroması ilk gün iki yarışta da birinci olarak parkurdaki yerini garantilediğinde diğer gruplarda kıran kırana bir mücadele vardı.
Gruplar çok adil şekilde dağılmıştı ve yeni sisteme geçişte bizi ilginç veriler karşıladı. IRC sisteminde birbirine sabit süreler veren teknelerin ORC sisteminde her havada farklı zaman dağılımları ile karşılaşması evet biraz kafa karıştırıcı ancak sistemin adaletinin tamamen teknik veriye dayanması ve her teknenin çok iyi yarıştığını baz alarak hesapları yapması filoyu mecburen hızlandıran ve yarış kalitesini yükselten bir faktör ancak uygulamasının IRC kadar rahat olmadığını hep birlikte görmüş olduk.
Yarışın ilk gününde temiz bir start ile tüm filo yarışa başladığında yaklaşık 5 dakika sonra start alan ORC B ve C teknelerinin birbirlerine olan mesafeleri çok açılmadığından rekabeti yüksek bir yarış oluştu. Çatışmanın yaşanmadığı, Yankee bayrağını toka etmeye gerek kalmayacak kadar hafif havada gerçekleşen bir ve ikinci yarış arasında hava biraz batıya drise etse de ORC’nin düzeltme sistemine duyulan güvenden olacak ki şamandıralar yer değişmedi ancak filonun tamamı ilk gün yarışlarından çok keyif aldı. Marmaris’te bu sene en çok dikkatimi çeken husus ise filoda beyaz yelken olmayışıydı, herkes yarışları ciddiye almış ve teknelerini çok iyi hazırlamıştı. Bu da kulübün üzerine düşen yükü arttıran faktörlerden bir tanesi çünkü gerçekten yarışmayı arzu etmeyen kimse böyle yatırımları yapmayacaktır.
İlk Gün 2. yarışı kısmen biraz daha rüzgarlı yaklaşık 8-13 knot bandında gerçekleşti. 2. pupa şımandırası dönüşünde balonunu tamamen suya indiren ve yeni bakımı ile harika gözüken Boreas’ın kaybettiği zaman ona maalesef podyuma mal olacaktı. ORC A’da yarışan Mersin Yelken Akademisi’nin Mat 12’si ağır gövdesi ve torpil salmasına rağmen hafif havada gösterdiği kuvvetli performans sonunda podyum kotasına kendisini atacaktı. ORC’A da bir ve ikincinin Vakkaroma ve Mıknatıs yatçılığın Farr 40’ları paylaşırken 3.’lük kürsüsüne Mersin Yelken Akademisi ismini yazdırmayı başardı.
Filonun en az sayıda teknesi olan ORC B’de benim gözüme takılan tekne Mikhail Mishenko’nun Salona 41’i oldu. Strekoza ismi ile yarışan Rus ekibi yarışın ilk startında fodepar olarak ilk yarışı 4. bitirmesine karşı kalan iki yarışta 1. olarak haftayı lider kapattı. Açıkçası Humpreys 40, First 40, First 44.7 gibi güçlü rakiplere karşı hafif havada aldığı zamanlar ile ORC’de çok avantajlı olduğunu gözlemlediğim Salona Yachts’ı daha derin bir incelemeye aldım. Çünkü özellikle yarışın 2. gününde çok üst düzey bir performans göstermediği halde 1. olması gözlerden kaçmayan bir detay oldu. Yeni teknelerine alışmaya başlayan Gino Yatçılık ekibi özellikle yarışın ikinci gününde harika bir performans sergileyerek kırmızı gövdelerinin üzerinde süzüldü ve açık ara geldiği yarışta attığı fark onlara yetmese de son yarışta 2. olarak iki yabancı rakibin arkasından podyumda kendisine 3. olarak yer bulabildi.
ORC C’de ise 7 tekne yarışıyordu ve tam 4 adet x Yacht bu grupta buluştu. Süratleri birbirine çok yakın olan ORC C grubunda rekabeti yüksek yarışlar yapıldı. Ancak birinciliği sürpriz şekilde Rus Ekip Arnes Beneteau 40.7 tekneleri ile kaptı. Yeni teknelerine hızlı alışan EAYK eski başkanı Akif Sezer’in x-35’i Toxic ise rakipleri olan diğer x-yachtları geride bırakarak kürsüde kendisine 2. olarak yer buldu. Destek grubu bulunmayan MIYC filosunda ise ORC D grubu filonun rekabetçi minikleriydi. İlk gün yarışlarında yüksek performans gösteren Uk Sailmakers’in İskorpiti 1 ve 3. derecesi ile günü lider kapatsa da 2. gün aldığı 5 puanla podyuma kendisini zor atabildi. Türkiye turu rekortmenlerinden Doğukan Kandemir’in yarıştığı Beneteau first 31.7 ise filonun en küçüğü ancak grubunun en hızlısıydı ve 1-4-1’ilk derecesi ile haftayı şampiyon kapatanlardan olmayı başardı.
YENİ SİSTEM ZORLADI
İkinci gün rüzgar koy içinde 6-8 knot güney güney batı esmeye başladığında saatler 13’ü gösterdiğinde filo heyecan ile kurulacak parkuru bekliyordu. İçmeler önünde keskin bir hat gibi rüzgarın olmadığını bağıran fotoğraf koyun dışındaki hareketsizliğin habercisiydi ancak koy içini tamamen dolduran ve üçgen rotaya çok uygun olan hava koşullarını aldırmadan tüm filo 2. gün Kargı Adası’nı dönerek mini bir Offshore yapacaktı. Maalesef bu karar birinci gün yapılan harika iki inshore yarışa gölge düşürdü ve günün akşamında itirazlar için kulübe uğrayanlar oldukça keyifsizdi.
Bu mutsuzluğun sebebi çok önemli çünkü daha adil yarışlar düzenlemek için bir sistemi değiştirdiğinizde ona çok iyi hazırlanmış olmanız gerekiyor. Yarış sonuçlarının çok hızlı elimize ulaşması, bir soru sorduğumuzda çabuk cevap almamız bana bu sistem değişikliğine iyi hazırlanıldığını hissettirse de göz göre göre yok havada bir filoyu koyun dışına yolladığınız zaman ister istemez adaletsizliği parkura davet etmiş oluyorsunuz. ORC A tekneleri Kargı taşının önüne gelip beklemeye başladıktan neredeyse 15 dakika sonra ORC B’ler onlardan 10 dakika sonra da ORC C’ler hep birlikte Kargı taşında buluştu ve adeta yarışın ikinci startı oldu. Hal böyle olunca bu dur kalktan dolayı ORC sistemi yarışın ortalama havasını 6 knottan hesaplamak zorunda kaldı. Bunun yarattığı fark zaten önde olması gereken teknelere ekstra iki kat fark atmasını gerektirdiği için bir çok tekne bunu yapmakta zorlandı ve haliyle podyum yer değiştirdi. Sadece hesaplama sistemini All Purpose yerine Tod bile alsanız yarış sonuçları inanılmaz şekilde değişiyordu. İlk gün harika bir performans sergileyen yönetimin ikinci gün yanlış parkur kurması ve all purpose hesaplaması zaten ORC sistemini yeni anlamaya çabalayan filoda büyük mutsuzluğa sebep oldu. Ancak bu iki hata aslında sistem ile çokta bağlantılı değil, sistem ne olursa olsun eğer parkur kurup yarışın adaleti bozulduğunda abondene vermeye çekinirseniz bu mini offhore parkurlar çok can yakar. Abondene kararı hakemin filonun adaleti korumakta özgürce kullanabileceği en önemli enstrümanıdır. Ancak yarışı yapmak uğruna yok havada yanlış parkuru seçmek maalesef operasyonu belki o günlük kurtarır ama yönetime olan güveni ve sempatiyi hızlıca azaltır. Rüzgar adil bir yarışa izin vermiyorsa yarışı yapamamak opsiyonundan korkmamak gerekiyor. Çünkü filonun içinde yarışmayı ciddiye alan tekneler kötü bir yarış yerine yarışamamaktan daha az şikayet edeceklerdir.
Yarışçılar tarafında ise kulislerde hala herkes yeni sistemi anlamaya ve adapte olmaya çalışıyor. Benim nezdimde ORC kesinlikle güzel bir sistem ve çok rekabetçi. Ancak yıllardır parkurda rakip olduğum dostlarımın bile bu sistemi anlamaya bu kadar uzak olmalarını hayretle takip ediyorum. Çok az tekne sistemden şikayet etmeden maksimum performansta yarışıyor ve yeteri kadar okuyarak sistemi anlamaya çalışıyor. Zaten puanlama sistemini anlamak size parkurda değil teknenizi hazırlarken lazım. Parkurda yapmanız gereken tek şey hızlı olmak ama evet ORC hatayı affetmiyor. Yarışın ilk günü 1. yarışta 3. olan Atiye kopan pupa palangasından dolayı teknik arızasıyla uğraşırken starta 1 dakika geç kaldı. Bu geç kalmaya rağmen rakiplerini yakaladı ve alabileceği en düşük puanı almak için çabaladı. Ancak bu çaba fiziki olarak yakalayıp 2 rakibini geçtiği halde sonuçlara yansımadı. Neden mi? Çünkü ORC der ki tamam sen geldin rakibini yakaladın ama senin bu parkuru şu sürede bitirmen gerekiyor ve bunu hesaplarken startı zamanında aldığını düşünüyor. Şimdi böyle bir hata yada talihsizliği yaşayıp ama IRC’de olsaydım ben o iki rakibi geçiyordum diyerek sistemden şikayet etmek yerine pürüzleri minimize edip geç kalmayacak, parkuru en hızlı şekilde tamamlayacaksın. Bu çuvaldız bana ama ertesi gün kesin 1. olmam lazım diye parkura çıkıp kendi grubunun lideri olarak Kargı Adası’na gelip 15 dakika rakiplerinin tamamının gelmesini bekleyip sonrada hava ortalaması 6 knot alındığı için 4. Olduğuna da haliyle emeklerinin komik bir hatadan kaynaklı yok olması oldukça üzücü bir durum. Dur kalk olan yarışta hiç bir puanlama sistemi adaleti sağlayamaz, Offshore yarışta coğrafi şartlar değiştiğinde abondene vermek zorunda olmamak konforunun arkasına sığınarak yok havada tüm filoyu koyun dışına sürüklemek maalesef çok büyük mutsuzluğa sebebiyet verdi ve hem kulübün hem de tüm filonun çabalarına gölge düşürdü.
Özetle Marmaris Kış Trofesi birinci ayağı harika başladı ama maalesef majör bir yönetim hatası ile kötü bitti. 12 bin liralık kayıt parasının hakkını veren de cumartesi gününde dağıtılan köfte ve piyaz oldu. Yemelere doyamadık açıkçası, pek lezizdi ve haftanın bence lideriydi. Sistem ne olursa olsun iyi yarışmazsan kazanamazsın, iyi yönetmezsen alkış alamazsın.
Yüzünüzden yel, teninizden tuz eksik olmasın…