Geçen hafta sonu Sailing Times ekibi iki ayrı noktada yapılan kış trofesi ayaklarına dağıldı. Ekibimizin yarısı EAYK 1. ayak için Çeşme’de bulunuyorken, ben de Göcek’te düzenlenen kış trofesinin 1. ayağındaydım. Bir gözümüz ORC sisteminde ilk yarışını yapan EAYK’ ta diğer gözümüz ise IRC sisteminde devam eden Göcek Yat Kulübü’ndeydi.
EAYK’tan Harika Açılış
Yüzleri gülen yarışçıların doyasıya yarıştığı bir hafta sonu oldu. İlk gün sağanaklı ve sertleşecek olan rüzgarı ön gören hakem yönetimi, Çeşme’nin klasik rotalarından birinde olan kısa bir coğrafi rota yaparak günü kurtarmıştı. Yarışın yarısında 15 knot bandından hızlıca tırmanan ve sağanaklar ile 25-27 knot bandına fırlayan ve ortalığı karıştıran Sakız Adası üzerinden gelen deli bir buluttu. Bir saatliğine filoya zor anlar yaşatırken tüm filo güvenli şekilde yarışını tamamlayarak geri dönmeyi başardı.
Start hattında abilerinin hemen arkasından start alan Blue Moon ekibinin gençleri ilk finişi yapmayı başaracaktı ancak hepsinin üzerinde emeği olan ve yetiştirdiği gençlere parkurda hala eğitim vermeye devam eden usta isim Serhat Altay, dümeninde bulunduğu A35 ile çok iyi bir performans sergileyerek ilk gün ORC A grubunun lideri olacaktı. 7.80 millik bir parkurda yarışan filonun puanlama sistemi ilk gün all purpose olarak ilan edilmişti. EAYK’ın kazanmaya alışık teknelerinden Cygnus ise yeni sistemde ORC A1 gibi zor bir grupta yarıştı. Ancak performansları oldukça göz doldurucu şekilde ilk gün kendilerine 3. olarak yer bulabiliyorlar ve sezonda hala iddialı olduklarını gösteriyorlardı. ORC A1 ve ORC A2 grubunda toplamda 12 tekne bulunuyordu. Neredeyse tamamı İzmir menşeili tekneler olsa da Marmaris ve Bodrum yarışlarını takip eden Bodrum teknesi Aurora x EAYK’ta parkurdaydı. Açıkçası yarış performansı dışında alkışlanması gereken başka bir detay da Burak Algon’un yarış takip etme performansıydı.
ORC A2 grubunda iki teknenin kıyasıya kapışması gözlerden kaçmadı. Celal Yılmaz İşçimenler’in dümenciliğindeki J 109, Görkem Tüfekçioğlu liderliğinde bulunan J 105’e karşı one design tadında çekişmeli bir yarışa sahne oluyordu. Kürsüyü çok küçük farklar ile paylaşacaklar ancak rekabetleri hem sportif keyif hem de centilmenlik anlamında seyir keyfi yüksek bir rekabet olarak göz dolduracaktı.
Orsa Pupa Yarışları Keyfi Artırdı
EAYK Başhakemi Eşref Bey’in orsa pupa yarışlarına düşkünlüğü benim uzun süre Çeşme yarışlarına gitmekte şartlarımı zorladığım unsurlardan bir tanesidir. Bu hafta orada yarışmasam da yarışan ekipler ile ettiğim sohbette ilk günün kolay bir coğrafi ve ikinci günün 2 adet orsa pupa yarışından oluşması hem adil bir rekabet hem de keyif almak anlamında yarışçılardan tam not aldı. Yarış olimpik rota olup stabil bir rüzgar yakalayan yarış yönetimi, puanlama sistemini Consturcted course ilan ederek toplamda 6 millik iki adet yarış yaptı ve ilk yarışta yükselen bir performans sergileyen Görkem Tüfekçioğlu’nun Jumbo Jet’i overall sonuçlarında 3.’lüğe yerleşti. 1. ve 2. sabitti, bu yarışta da değişmedi ve Limon abileri gençleri İpek Kırkayak dümenciliğinde 2. olurken Joy Lemon kürsüdeki yerini 2. yarışta garantileyerek tekrar 1. oldu.
Haftanın son yarışında ise iri A1 teknelerinin arasından sıyrılan Zamazingo, bu sefer overallda 2. olarak grubundaki yerini Jumbo Jet’in önünde tamamlayacaktı.
EAYK’ta kulağımıza ilişen pek bir şikayet yok, burada herkesin keyfi oldukça yerinde. Filonun kalabalıklaşmasını hayal ediyor, yeni sistemi öğrenmeye çalıştıklarını açıkça ifade ediyorlar.
Yarışın içinden kısa bir röportaj aldığım Görkem Tüfekçioğlu ise şunları söyledi;
“Yarışan ekiplerin arasında bir heyecan var. Çünkü ORC sistemini yeni öğreniyorlar. Ancak EAYK trofesi genel olarak amatör ekiplerin daha yoğun olduğu, hafta sonu eğlencesi tadında yarışlarla gerçekleştiği için sistemden şikayet eden pek yok. Rekabetçi tekneler ise sayısı az olsa da yarış düzgün yönetildiğinde aldığı keyfin sistemden bağımsız olduğunun farkında, bu yüzden pek eleştirmiyor.
Yarışın ilk günü hava raporları anti stabil bir rüzgar verdiği için kısa bir coğrafi planlandı bizim için bu yarışta yönetimin tahminleri tuttu ve hem hava çok döndü hem de sağanaklar, sürprizler yaptı. O parkurdan başka bir seçeneğin olduğunu sanmıyorum o gün için ama performans olarak değerlendirdiğimde Serhat Abi’nin A35 ile gösterdiği performans şaşırtıcıydı. Bir ara mat 1220’yi geçeceğini düşündük. Eşref Hoca ilk günü çok güzel kurtardı çünkü birinci yarışın finişinden sonra 8 knottan 30 knota fırlayan havadan dolayı ilk gün 2. yarışı iptal ettiler. Zaten ikinci gün harika 2 parkur attığı için ilk günün tüm dertlerini unuttuk.
ORC kısmına gelince; ben zaten bu sistemi takip eden ve bu sistemde yarışmak isteyen bir sporcuydum. Ancak genel olarak baktığımda rekabeti çok artırdığını, performansı ön plana çıkardığını görsem de bir de gezgin, biraz daha amatör yarışlar yapan ekiplerle de konuşulması ve onların fikrinin alınması gerektiğini düşünüyorum Keza kulüplerimizin ekonomisine katkılarını unutmadan onları da mutlu etmemiz gerekiyor.”
Ayın Kritiği
Bu ay 4 adet kış trofesinin 1. ayakları sonuçları. 2. kez bir kış trofesi düzenleyen Göcek Yat Kulübü’nde ise başlangıç biraz havanın azizliğine uğrasa da ilk gün yapılamayan yarışın ardından 2. gün güneşli ve hafif havada bir adet coğrafi rota ile sezonunu açabildi. ORC sistem geçişini oldukça sert bir dille eleştiren Ahmet Eker’in Kerr 40’ı hafif havada oldukça açık ara filoyu arkasında bırakarak haftayı 1.’lik ile açtı. IRC 2 sınıfında ise Güney Kaptan Corendon Cheese teknesi ile rahat bir birincilik elde etti.
Göcek Yat Kulübü’nde uzun uzun sohbet ettik, yendi içildi ve amatör bir trofenin yeni start alması heyecanı ile 1990’ların edasında dostça bir atmosfer vardı. Bu yüzden hem Marmaris hem de Bodrum trofelerinin atmosferinden sonra bana adeta bir tatil gibi geldi ve özlediğim dokunun esintilerini yıllar sonra yaşamak açıkçası çok iyi geldi. Hayallerimizde iyi yarışlarda yarışmak var, doğru, ancak bu yapılırken yaşamlarımıza sonradan giren küfür kıyamet rekabetten uzak olan yarışlar beni daha çok cezbetmekte. Keza EAYK ve Göcek Yat Kulübü’nde biraz daha dostane ve gergin olmayan bir ortamda geçti açılışlar. İki ayrı sistem ancak yakın bakış açıları ile. Elimizde 4 trofe var Ege’de, şimdi gelin bazı örnekler ile sistem değiştiğinde yarışlarımızda neler değişmiş birlikte bir göz atalım.
Bodrum ve Marmaris’te düzenlenen yarışlarda hızlı teknelerin yarış sonuçlarını IRC sisteminde tekrar derecelendirdiğimizde önüme çıkan tablo beni oldukça şaşırttı. Altta Marmaris 1. ayağının sonuçlarının hem ORC hem de IRC değerlendirmesinde yapıldığı tabloda beni en çok şaşırtan özellikle ORC A yani hızlı teknelerin olduğu grupta sistem ne olursa olsun sonuçların neredeyse hiç değişmediği. Ancak teknelerin gövde hızları azaldıkça iki sistem arasında farklar daha belirgin olmaya başlıyor. Bunun temel sebebi ise en hızlı gruplarda amatör ekipler veya kursiyerleri ile yarışan tekne yok denecek kadar az. ORC B ve daha yavaş sınıflara doğru ilerledikçe belirgin şekilde sonuçlar değişiyor. Çünkü teknelerde bulunan amatör kişi sayısı çok artıyor. Bu anlamda IRC’nin koruyuculuğu biraz ön plana çıkıyor ancak hızlı yarış tekneleri arasında rekabeti artırmadığı gibi birebir sonuçlar veren ORC sistemi ile ilgili bu ayın sonunda bir fikrimiz oluştu. Ancak söylemlerimizin havada kalmaması için Bodrum 1. Ayağının da sonuçlarını hesapladık ve asıl fark burada ortaya çıktı. Burada ortaya çıkmasının temel sebebi teknedeki ekiplerin yetenek alanı değil, Bodrum’da rekabetin yükseldiği bir yıl yaşıyoruz. Ancak rota uzun olduğunda ve all purpose hesaplaması ile ilerlendiğinde oldukça farklı sonuçlar elde ediyoruz. Zaten en başından beri söylüyoruz sorun sistem değil parkur.
BODRUMTabloda belirtilen derecelendirmede son yarışta geçen teknenin sıralamada öne çıkması hususunda bir küçük hata olmuş buna göre irc ‘ de ki sonuçlarda doğrusu şu şekildedir.
1. Lobster
2. Lady Sollare
3. Albatros
Şeklinde düzeltilmiştir
Bu ayın sonuna geldiğimizde filonun genelinin fikirleri birbirlerine çok yakın ancak bana gelecek olursak uzun bir araştırma, bol bol okuma, danışma ve gözlemleme sonucunda benim asli kanım ORC sisteminin Orsa-Pupa yarışlarında çok rekabetçi ve güzel olduğu ancak burada her şeyin doğru hesaplandığı, özellikle rüzgar ölçümlerinde hata olmadığını düşündüğümüzde bu adaleti ve rekabeti sağlayabiliyorsunuz. İş anlamsız şekilde hastası olduğumuz coğrafi rotalara geldiğinde ise adaleti sağlamanız imkansız hale geliyor. Çünkü değişken koşullarda ortalama baz alma hesabı maalesef yarışçıyı mahvediyor. Marmaris Kış Trofesi 2. ayağında başımıza gelen de keza buydu, rüzgarsızlığın hakim olduğu bir günde 8-12 knot bandında start aldık ve Kargı Adası etrafında yarış dur kalk yapınca ORC’nin sistemi yarışı en hafif havada yani 6 knottan değerlendirdi. Ancak filo rüzgarın olduğu hiç bir koşulda 6 knotta yarışmadı, araya bekleme girdiğinde haliyle ortalama düştü. Rüzgarın tabanını 6 knot hesapladığınızda bambaşka bir sonuçla karşılaşıyor, 10.5 knot hesapladığınızda tüm podyum yer değiştiriyor ve bu durumda hakem heyetinin üzerinde bir baskıda oluşturuyor. Çünkü filo konuya biraz daha hakim olduğunda şu serzenişler başlayacak,
* 1 nolu şamandırada rüzgarı 8 yazmışsınız biz 15 knotta döndük!
* Hiç mi dönmedi bu hava nasıl hep 250’den esti!
Hele filo da sistemi öğrenirken az bilenin de çok bağırdığını unutmazsak ayaklar ilerledikçe ortalığın rahatlaması yerine gerileceğini düşünüyorum ki zaten bu gerginlik başladı. Marmaris Kış Trofesi’nin 1. ayağından sonra protestolar başladı bile ancak resmi nihai sonuçlara ulaşmadan bu konuyu irdelemeyi doğru bulmadım. Bodrum’da durumlar aynı, yarış sonrası onun puanı neden böyle, o bunu beyan etmemiş bu olmuşlar başladı. Ayaklar daha çetin geçecek ve yönetimleri oldukça zorlayacak diye düşünüyorum.
Şahsi fikrime gelince
* Kesinlikle bu sisteme geçiş için acele edildi. İlk yıl IRC sisteminde kalarak her yarışta ORC sonuçları kupaların dağılımı etkilemeden açıklanmalıydı.
* Yarışçılara her ayakta kulüpte toplanarak ORC ile ilgili brifingler verilmeliydi, köftelerimizi yerken ORC konusunda bilgili kişileri dinleyerek hep birlikte gelişebilirdik.
* ORC anlatılırken ali kıran baş kesen gibi biz bu sisteme geçtik değil, yılın sonunda gerekirse anketler yapılarak sistemin çarkının dönmesini sağlayan yarışçılara fikirleri sorulmalıydı.
* Ayrıştırmadan uzak, mantıklı ve dikkatli beyanlar ile bu iş yönetilmeliydi. Hiç bir otorite tarafından kulüplere, yarışçılara baskı yapılmamalıydı.
Bu yıl teknelerine yatırım yapan birçok tekne için zor bir yıl olacak, ancak başımıza gelen şu oldu; hani çocukken kerrat cetvelini ezberleyemiyoruz diye kafamıza vura vura öğretirlerdi ya, şimdi biz ORC’yi öyle öğreniyoruz. Açıkçası paramız ile rezil olduk, umarım bu işin nihayetinde Türk yelken filosu için en güzeli olur. Ancak bu yol doğru bir yol olmadığı kesin. Yarışçılardan kendilerini geliştirmelerini beklerken aynı hassasiyeti kendi yönetimlerimiz için filo olarak biz de kulüplerimizden bekliyoruz. Hepimiz yelkene, denize, memleketimize aşığız ve bir önceki yazımda dediğim gibi aşk incelik ister canım, hoyrat olma. Güzel acele ettik der herkese iyi bir yıl dilerim.
Yüzünüzden yel, teninizden tuz eksik olmasın…