Emre TAZEGÜL– Sailing Times
Türkiye’de dövizdeki yükseliş, artan talep ve sınırlı bağlama kapasitesi, marina ücretlerini Avrupa standartlarının çok üzerine taşıdı. Özellikle Bodrum ve Göcek gibi popüler noktalarda rakamlar astronomik seviyelere ulaştı. Göcek’te 30 metrelik bir teknenin aylık bağlama ücreti 20 bin Euro’ya kadar yükselirken, Barselona’da aynı büyüklükteki bir tekne için bu ücret sadece 2 bin Euro.
Avrupa ile Kıyasıya Fark
Fiyat farkı yalnızca aylık ücretlerle sınırlı değil. Gecelik bağlama bedellerinde de Türkiye, Avrupa’nın önde gelen marinalarının üzerine çıkmış durumda:
• 42 metrelik bir teknenin gecelik ücreti:
• Monaco: 650 €
• Bodrum: 750 €
• Göcek: 1.200 €
Bu tablo, özellikle yabancı tekne sahiplerini alternatif limanlara yönlendiriyor. Yunanistan, Hırvatistan ve Karadağ son dönemde öne çıkan bölgeler arasında. Akdeniz’in güneyinde Tunus ve Fas gibi ülkeler de uygun fiyatlı seçenekler sunarak cazibe merkezi haline geliyor.
Kapasite Sorunu Büyüyor
Türkiye genelinde 64 yat limanı ve yaklaşık 26 bin bağlama kapasitesi bulunuyor. Buna karşın İtalya, Fransa ve İspanya gibi ülkelerde marina kapasitesi 200 binin üzerinde. Bu büyük fark, talep baskısıyla birleşince fiyatların hızla artmasına yol açıyor. Yerli ve yabancı tekne sahipleri bu nedenle Türkiye’de uzun süreli konaklamaktan kaçınıyor.
Çevreye Etkileri Endişe Verici
Yüksek marina ücretleri, birçok tekne sahibini koylara demirlemeye zorluyor. Ancak bu çözüm, çevresel açıdan ciddi sorunlar yaratıyor. Yapılan incelemeler, teknelerin yalnızca küçük bir kısmının atıklarını düzenli şekilde bertaraf ettiğini gösteriyor. Çoğu tekne ise ekonomik sebeplerle atıklarını doğrudan denize bırakıyor. Özellikle Bodrum kıyılarında bu durum, su kalitesini ve deniz yaşamını tehdit eden bir boyuta ulaşmış durumda.
Türkiye’de marina fiyatları, Avrupa’nın önde gelen merkezleriyle kıyaslandığında giderek daha pahalı hale geliyor. Bu durum hem sektörün rekabet gücünü azaltıyor hem de çevresel baskıları artırıyor. Uzmanlar, marina kapasitesinin artırılması ve fiyatların dengelenmesi gerektiğini, aksi halde hem tekne sahiplerinin yurtdışına kayacağını hem de deniz ekosisteminin daha fazla zarar göreceğini belirtiyor.











