9. kez düzenlenen EAYK Aegean Link Regatta bu yıl rüzgârın azizliği ile start aldı. Seri yarışın ilk 2 günü sert havadan dolayı karada geçti. Bu esnada ekipler bolca dinlenip eğlenirken yarışın üçüncü günü tam 3 start alarak heyecanlı bir gün geçirdiler. Ancak birkaç ekibin ORC sistemi ile ilgili şikâyetleri vardı ama bu şikâyetler oluşacak olayların yanında küçük kaldı.
Yarışın 4. günü düşük havada bir mini offshore yarışı yapıldı. Ancak yarış talimatlarında bir doğu kardinalinin iskelede bırakılması gerektiği yazılıyken görsel çizimde ise bu kardinal geçişi serbestti. Ekiplerin büyük kısmı görsele uyarak yarışına devam edecekken yazılı beyanı esas alan bazı yarışçılar ise kardinali iskelelerinde bırakarak yarışına nizami şekilde devam etti. Finişler alınmaya başlandı ancak yarış sürerken ve finişler alınmaya başlandıktan sonra gelen abondone büyük fikir ayrılıklarına ve tartışmalara yol açacaktı.
Yarışın ortak WhatsApp grubundan itirazlar başlarken tepkilerini telsizden de dile getiren yarışçılar oldu. Dostluk rüzgârlarının estiği Aegean Regatta’nın son gününde bazı tekneler aralarında anlaşarak son yarışa girdi ancak finişlerini almadı. Bu ortak eyleme katılmayanlar da vardı, katılanlar da… Zaten filo 20 tekneydi ve yarışta adaletin bozulduğunu düşünen tekneler böyle bir protesto yapmıştı. Biraz buruk bir ödül töreniyle filo vedalaşmıştı ancak başhakem Eşref Uzun’a verilen tepkiler oldukça büyüktü. Yaşananlar bu şekilde. Peki gerekli miydi? Şimdi bu konuya gelelim.
Öncelikle bu yarışı iptal etmekte, startını vermekte yanlış bir karardı çünkü iskelede bırakılması gereken bir doğu kardinaliydi ve batısından geçmeyi söylüyordu talimat. Yani hata rota çizilirken yapılmıştı ancak filonun yarısı da yazılı beyanı okumamıştı. Yani hakem bir hata yapmış ama yarış filosunun yarısı da bir hata yapmıştı ve bu yarış adalet sağlanması için iptal edilirken yarış talimatını doğru okuyan ekiplere yazık oldu. Ancak düşük havada yarışı devam ettirerek düzeltme ile yarışı toparlamak da mümkün değildi. Bu yüzden yarışın iptali hatayı minimize etmek için yapılan doğru bir hareketti.
WhatsApp grupları ve telsiz üzerinden hakemlerle iletişime geçmek her zaman eleştirdiğim konulardan bir tanesidir. Sporcu hakeme bir itirazı varsa düzeltme talep eder ve protesto masasında muhatap olur. Süren bir etkinlikte hakem ile birebir iletişime açık olan bir spor branşı yok. Bu yüzden iletişim konforu için kullanılan ek yardımcı WhatsApp gruplarını yarışçıların doğru kullanmadığı aşikâr. Ben hakem heyetinin bu konuda oldukça nazik davrandığını düşünüyorum. Disiplin kuruluna kolayca sevk edebileceği yazılı beyanları anlayışla karşılamışlar.
Yarışta toplam 22 tekne, 6 grup var. Yani neredeyse herkes bir kupa alacak. Zorluk seviyesi bu kadar düşürülmüş bir yarışta tartışmalar yaşamak bana komik geliyor. Çünkü kayıt sayısı azalmış, yarış zaten bir yelken etkinliğine dönüşmüş. Kulübün bu yarıştaki ana sponsoru çekilmiş, az tekne gelmiş, ilk iki gün fırtına müsaade etmemiş, bir de hakem heyeti bir hata yapmış diye ortalığı yıkmak manasız oldu. Nihayetinde yol teperek gelen teknelere de, kulübün emeklerine de yazık oldu.
Çözüm basitti. Yıllarca parkura emeğini koymuş başhakem mikrofonu eline alıp “Bir hata yaptık, özür dileriz” diyecekti. Filo da alkışlayıp ertesi gün yarışacaktı, o kadar. Hiçbir organizasyon hakemine süren bir yarışta yazılı-sözlü itirazda bulunulmaz. Bir hata yaptıysa düzeltme talebi verilir, haklılığınızı masada ararsınız. Bu kadar baskı altında kalan bir hakem de mikrofonu eline almaz. Zaten az sayıda parkuru, coğrafyayı tanıyan hakemimiz varken bu kadar büyük bir tepkiyi kimsenin hak ettiğini düşünmüyorum. 3 teknenin olduğu bir grupta 1. olsan ne olur, 3. olsan ne olur?
Ben kulüplerin hakem heyeti ile sporcuların yarış içinde iletişim içinde olmasını engellemesi gerektiğini düşünüyorum. Optimistte çocuklar nasıl telsizsiz sadece bayraklar ve düdükler ile yarışıyorsa aynısı yat sınıfına da uygulanmalı. O zaman görürüz filonun gerçek yetenek alanını, finişlerde fodepar olduğunu gören tekne sayılarından.
