Lena’nın Seyir Günlüğü
Fotoğraflar Sofia Oderiy
Benim hayal gücümün ucu bucağı yok. Sürekli yeni projeler üzerinde düşünüyor ve “daha farklı ne yapabiliriz?” diye hayal kuruyorum. Tabii bunun sonucunda Oğuz’un başına bela oluyorum ama yapacak bir şey yok. Aklıma bir şeyi taktım mı, onu yapana kadar duramıyorum.,

Bir gün Instagram’da dolaşırken karşıma ünlü yabancı bir adamın yelken seyri yaparken, mandarın ucuna bağladığı bir kadının deniz üzerinde farklı akrobasi hareketleri yaptığını gösteren bir video çıktı. O an aklıma süper bir fikir geldi.

İstanbul Bahçeşehir’de stüdyosu olan ve yurtdışında farklı ünlü hocalardan eğitim alarak pilates ve yoga alanında kendini inanılmaz derecede geliştiren arkadaşım Oksana Erdoğan’ı aradım. Ona, hamak ve gerekli tutma aparatlarını alıp teknemize gelmesini, birlikte yeni bir şey deneyeceğimizi söyledim.

Herkese uygun bir zaman ayarlayıp teknede buluştuk. Denize açıldıktan sonra Oğuz ile beraber hamağı göndere bağlayıp kaldırdık. Oksana’ya dönüp:
“Hadi şimdi üzerine çıkıp stüdyoda yaptığın hareketleri burada yap!” dedim.
İnanmayacaksınız ama Oksana bana deli gözüyle bakıp:
“Olmaz! Lena, fly yoga böyle havada yapılmaz. Ayağımın altında bana destek verecek bir yer olmalı, böyle asılı olmaz. Düşebilirim, çok tehlikeli” dedi.

Açıkçası pilates ve yogaya aşinaydım ama fly yoga’yı daha önce hiç denememiştim. Nasıl olacağını bilmiyordum ama bu işin olacağına emindim. “Oksana, taa Bahçeşehir’den Kalamış’a üç saat yol yaptın. Artık buradayız, her şey hazır. Bari bir dene. Düşsen ne olacak ki, en fazla suya düşer, yüzersin” dedim.

Anlayacağınız, ona hiç itiraz ya da çıkış yolu bırakmadan hamağa çıkarmayı başardım.
Oksana hamağa çıkınca kendini güvende hissedip asılı şekilde yapılabilecek birkaç hareket yaptı. Sonra tadına vardı, daha zor dönüşlü, sarmalı hareketlere geçti. Yüzünden çok mutlu ve heyecanlı olduğu belli oluyordu. Önümüzde harika bir gösteri gerçekleşiyordu. Ben de o anları ölümsüzleştirmek için güverteden video ve fotoğraflarını çektim.

Oksana nefes nefese kalıp yorulunca onu güverteye geri aldık. “Lena, bu muhteşem bir duyguymuş. Kendimi çok özgür hissettim, iyi ki beni denemeye ikna ettin” dedi. Ama ardından, “Ben bu işte profesyonelim, hiç yapmayan bir kişi becerebilir mi bilemedim” diye ekledi.
Ben de: “O zaman benimle dene. Beni biliyorsun, fly yoga hiç yapmadım. Her şeyi senin yönlendirmenle yapacağım. Ben yapabilirsem isteyen herkes yapabilir demektir” dedim.
Ve öyle de yaptık. Oksana’nın talimatlarıyla seviyeme uygun, yapılması basit ama görüntüsü etkileyici hareketler denedim. Kendimizle çok gurur duyduk çünkü aklımızdakini hayata geçirmeyi başarmıştık.

Sonraki adım ise bu etkinliğin ilgi görüp görmeyeceğini görmekti. O gün çektiğimiz fotoğraf ve videolardan bir içerik hazırlayıp internette reklam olarak yayınladık. Sonuç: muhteşemdi! Fikrimiz hemen tutuldu ve beğenildi. Kayıtlar peş peşe gelmeye başladı. Hem pilates ve yoga hocaları hem de benim gibi fly yoga’yı daha önce hiç denememiş kadınlar, kendilerine bambaşka duygular yaşatacak, hayat boyu unutulmaz bir iz bırakacak bu deneyim için bize başvuruyorlardı.

Fly Yoga on Board sayesinde kadınlar kendilerini ve bedenlerini sevmeye, yerçekiminden sıyrılıp korkularını aşarak bedenlerinin esnekliği üzerinde çalışmaya, içlerindeki zarafeti ve iradeyi keşfetmeye başladılar.

Eminiz ki bu büyüleyici deneyimin ardından, herkes kendi gözlerine inanamayarak fotoğraflarına gururla ve bedenine artan bir sevgiyle bakıyor, “Bunu gerçekten ben mi yaptım?” diye soruyor.
Yoğun yarış takvimi yüzünden senede sadece birkaç defa yapabildiğimiz, Oksana Erdoğan ile birlikte 4 yıldır sürdürdüğümüz Fly Yoga on Board, kadınlar tarafından merakla beklenen etkinliklerden biri haline geldi.
Bizi görüp güneyde taklit etmeye çalışanlar da var. Ancak bu iş, dışarıdan göründüğü kadar kolay değil. Ekibin ve çalışma arkadaşının sağlam, güvenilir ve işinde uzman olması şart.
Ama biliyoruz ki, eğer taklit ediliyorsak, demek ki doğru bir iş yapıyoruz.












