Marmaris’te geçtiğimiz günlerde düzenlenen Match Race eğitimi, uzun zamandır mesleğimin öğretici değil öğrenici tarafında kalmama vesile oldu. Katılım sınırlıydı; ancak gelen isimlerin tamamı yelkeni profesyonel seviyede yapan, yarış tecrübesi yüksek sporculardı. Eğitimin tamamına katılamasam da yer aldığım ilk günün sonunda öğrendiklerimin heyecanı bana fazlasıyla mutluluk verdi.
Disiplinin denizdeki adı, Match Race
Eğer daha önce deneyimlemediyseniz, mutlaka eğitim almak gerekiyor. Ortalama 12–15 dakika süren orsa–pupa parkurunda ekip uyumunun en üst seviyede olması, start öncesindeki o meşhur taktik savaşına hâkim olunması şart. Zaten bu disiplinin kalbi, start düellosunda atıyor. Tek rakip tek tekne; hata payı neredeyse yok. Bir penaltı ya da domine edildiğiniz bir an, yarışın fişini daha başlamadan bitirmeye yetiyor.
Uluslararası Match Race eğitmeni Stavros Kurtiz eşliğinde önce teoriyi masaya yatırdık, ardından suya çıktık. Marmaris’e getirilen dört adet 11 Mod one-design tekne, hafif deplasmanları ve simetrik balon düzenleriyle adeta bu disiplin için üretilmiş. 1.6 tonluk atik gövdeleri, 7/8 kesirli armaları, runner–backstay kullanımı ve hassas trim ihtiyaçlarıyla taktik manevraların dozunu yükseltiyor.
Eşleşmelerde ben, camianın yakından tanıdığı Gleb Semerenko ile aynı takımdaydım. Diğer teknede Tora Kutoğlu ve Tunca Çalışkan vardı. Tanıdık ekiplerle yarışmanın verdiği keyif, bir gün önce birbirini hiç tanımayanların bile hızla uyum yakalamasını sağladı. Ne kadar dost olsak da start hattında bağrışmalar ve yol hakları aslında her yarışçının kişiliğini de yansıtıyordu.
Tora, tam bir Kaz Nihat minyatürüydü, daha yol hakkı gelmeden irite etmeye çalışıyordu rakibini. Gak, gak, gak! Bunu yapamazsınnn!
Tunca zaten agresyonun start hattında can bulmuş hali, aman hakkına biraz olsun bile müdahale etme! Sadece çıkardığı desibel için bile belediyeden ceza yememiz an meselesi!
Gleb bir Rus jönü, her bağırışa aynı cevap ‘’why?“
Yahu neden olacak? Yol adamın!
Ben ise sessiz kalmayı tercih ediyorum genelde, bağırırken odağım dağılıyor zaten zar zor topluyorum kafayı.
Bu karakterlerin her biri parkurun rengi, her biri rekabeti güzelleştiren yegane unsurlardan. Ancak tekneler eş olunca tam bir ahenk düellosu karışılıyor sizi ve bana göre ege parkurlarını eksik taşı oturuyor yerine.
Start hattı kurulduğunda atmosfer değişti.
7 dakika uyarı işareti, ardından 4 dakika…
Saniyelerle ölçülen hamleler, sancak–iskele baskıları, boşluk kovalayan manevralar…
Bordo bordoya, nefes nefese bir eskrim!
Her şey o kadar hızlı yaşanıyor ki “Acaba şunu denesem mi?” diye düşünmeye bile fırsat kalmıyor. Dümenci sadece tekneyi sürmeye odaklanırken, ekip verilen her komuta anında reaksiyon vermek zorunda. Bu yüzden Match Race, bir “yelken eğitimi” değil; yarış zekâsını, kural bilgisini ve soğukkanlılığı öğreten ayrı bir oyun.
Akşam teorisine döndüğümüzde herkesin dilinde aynı soru vardı:
“Ne zaman yarışıyoruz?”
Çünkü ortada yalnızca bir eğitim değil, yıllardır Ege’de eksikliği hissedilen bir yarış kültürü vardı. IRC, ORC ve one-design’ın yanında Match Race’in de kendine yer bulması, bu coğrafyadaki yarış çeşitliliğini neredeyse tamamlıyor. Ekipler arasında “Keşke bir Match Race trofesi olsa” cümlesi sık sık tekrarlandı.
Sezonun son yarışlarına yaklaşırken, Burhanettin Tekdağ Kupası ve Ankara Yelken Kulübü yarışlarının ardından kış trofeleri start alacak. Her ayağa katılabilmek elbette kolay değil; ancak yıl içinde en az birkaç etapta suya çıkmaya kararlıyım. Yine de tüm bu yoğunluk içinde şunu rahatlıkla söyleyebilirim:
Match Race, yelkenin en heyecanlı, en rafine ve tam bir yetişkin oyuncağı.
Yarışı kazanmak her zaman keyiflidir; fakat bazı yarışlar vardır ki kaybederken bile gülümsersiniz, çünkü o rekabet salgılatmıştır size dünyanın en sert uyuşturucusu olan adrenalini. İşte bu yarış biçimi tamda bir hormon harmanı salgılatıyor. Start hattındaki adrenalin, finiş hattında dopamin ile sevişiyor ve ortaya çıkan haz sadece şu cümleyi kurdurtuyor. Hadi, bir daha!
Bence ülkemizde uzun zamandır yarış kalitesinden şikâyet eden kitlenin, Match Race disiplinine daha fazla ilgi göstermesi gerekiyor. Ben şimdiden kendi Match Race ekibimi zihnimde kurmaya başladım bile.
Tekne sahibi olmadan, yalnızca yarışmaya odaklanabileceğimiz bu altyapıyı Marmaris’e kazandıran tüm isimlere teşekkür etmek gerekiyor. Çünkü uzun yıllardır ilk kez, Ege sularında Match Race için gerekli tüm şartlar eksiksiz bir şekilde bir araya gelmiş durumda. Marmaris Körfezi’nin yapısına Stavroz bile hayran kaldı. Stabil esen rüzgar, olmayan dalga ve akıntı daha ne gerekiyor ki? Hiç bir şey. Sadece bir ekip, biraz zaman, biraz aşk. Gerisini organizasyon hallediyor zaten. Bir sonraki eğitim 20-22 Ocak’ta, ip çekmeye başladık bile!
Yüzünüzden yel, teninizden tuz eksik olmasın.










