Yelken dünyasının emektarlarından biri olan Oğuz Akif Sezer (59), denize gönül vermiş bir tıbbiyeli. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu olan ve uzun yıllar üroloji uzmanı olarak görev yapan Sezer, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden emekli oldu. Baba tarafı Marmaris ve Datçalı olduğu için denizle iç içe büyümüş Akif Sezer. Yoğun çalışma temposu içinde denize hep yer ayırmış. Alaçatı’da sörf yaptığı yıllarda marinadan çıkarken gördüğü yelkenliler onun hayatına da yeni bir yön vermiş.
Sörften Yelkene Geçiş
Akif Sezer o günleri şöyle anlatıyor; “Her zaman gördüğüm manzara, yelkenlilere doğru evrilmeme neden oldu. 2004 yılında yelkenli yatçılık eğitiminin başlangıç seviyesini görür görmez hemen ilk teknemi aldım. 9.60 metre bir yelkenli idi. Onunla Ayvalık’tan Ekincik’e kadar olan kıyılarımızı ve yakın Yunan adalarını gezme fırsatım oldu. Yarış benim için ikinci plandaydı. Teknem Urla İskele’de bağlı duruyordu. Orada olduğum için 2005 yılında Urla Tanju Okan Yarışları’na destek olarak katılmam gerektiğini düşündüm. Daha önce yarışmış bir arkadaşım ve iki dostumu da alıp katıldık. Kendi sınıfımızda üçüncü olduk.”
Yeni Denizciler Kazandırdı
Buradan başlayan yarış hikayesi, kendini geliştirmek ve aynı zamanda çevresine de katkı sağlamak amacıyla Urla Yat Kulübü Komodorluğu’na kadar götürmüş Akif Sezer’i. 2007/2010 yılları arasında 3 dönem kulüp başkanlığı yaptığını hatırlatan Sezer, “Tekne sayımız 41’e kadar çıktı. Her ayın son cumartesisi yapılan Poseidon Yelken Şenliği’ni düzenlemeye başladım. Hala daha yapılıyor. Keyifle hep beraber denizde buluşuyoruz. Çok arkadaşımı ve beni tanıyanları, deniz ve yelkenle buluşturdum. Çok kişinin tekne sahibi olmasına vesile oldum. Benim için de yarış ve gezmek aynı oranları alır hale gelmişti. Türkiye’nin birçok yarış kulübünde gerek kendi teknemle, gerek dostlarımın tekneleri ile yarıştım. Artık daha hızlı bir tekne alma zamanı gelmişti” dedi.
Yönetimde Deneyim Sahibi
2010 yılında ikinci teknesi “Cygnus”u aldığını belirten Sezer, “Böylece 12 mt bir tekneye çıktım. Bu arada Ege Açıkdeniz Yat Kulübü’nün yönetiminde 2010-2013 yılları arasında genel sekreter olarak çalıştım. Bu benim hem yönetim hem yarışçılıkta deneyim kazanmamı sağladı. Takım kurmak, yönetmek, eğlenmek ve başarmak hepsi çok güzel. Yelken yarışlarında bunu becerebiliyorsunuz. Yelken yarışlarında ve kulüplerinde, normal hayatlarında tanışma imkanı olmayan insanlar tanışıp çok da iyi anlaşabiliyor. Sosyalleşmek için birçok spordan daha iyi diyebilirim. Burada geçirdiğim kaliteli zaman işimin de kalitesini artırdı doğal olarak. Her profesyonelin bir hobisi olmalı. Yelken bunun için biçilmiş kaftan” diye konuştu.
Gençlere Fırsat Yaratıldı
“2016 yılında EAYK başkanlığına aday oldum ve seçildim” diyen Akif Sezer sözlerini şöyle sürdürdü; “2016/2024 yılları arasında görev yaptım. Kulübü Seferihisar’dan Çeşme Marina’ya getirdik. Burada kış ve güz olmak üzere iki trofe yaptık. Hemen hemen her ay bir yarışımız oldu. Organizasyonların kalitesi, katılımı da artırdı. 2017 yılında ilk defa Arkas Aegeanlink Regatta ve yine İzmir Körfez Festivali kapsamında körfez yarışlarını yaptık. Rekor katılımla 57 tekneye ulaştık. Bu bizi daha çok motive etti. Sürdürülebilirlik açısından aynı zamanda kulüp misyonu gereği gençlere önem verdik. İzmir’in tüm üniversiteleri ile “Genç EAYK’ı kurduk. Her üniversitenin yelken kulüplerinden gelen gençlere İzmir marinadaki yelken okullarından ücretsiz dersler aldırdık. Daha sonra eş teknelerle onları tatlı rekabetle yarıştırdık. Tam bir festival havasıydı. Üç yıl yaptığımız etkinliklerden bu işi sevip devam etmek isteyen gençlere, yarışlara katılan EAYK teknelerinde yer açtık. Hatta her teknede en az bir gencin yarışmasını mecbur tuttuk. Bu arkadaşlarımızdan şimdi pek çoğu yarış ekiplerinde yer alıyor. Hatta üç gencimiz yelken okulu açıp ders veriyor. Benim için çok gurur verici.”
Üçüncü Tekne “toXic” Oldu
Mart 2024’te üçüncü teknesini almış Akif Sezer. Daha küçük ama daha rekabetçi bir tekne. “Bizim ekibe göre fazla spor ama bizim de kolayına kaçmaya hiç niyetimiz yok. Başarırız diye düşünüyorum” diyecek kadar iddialı. Bu noktada ses getiren konulardan biri de Akif Sezer’in yeni teknesine verdiği isim olmuş. Teknenin adını “toXic” koyan Sezer, “X35 olduğu için içinde x olan bir isim aradık. X yatlarda bu bir gelenek gibidir. Malum “zehirli” demek. Zehirli gaz diye bir tabir var ya. 😊 Ama mesleğim icabı çok espriye de konu olacağını biliyordum. 🤷♂️” dedi ve olaya son derece anlayışla yaklaştığını göstermiş oldu.
TYF Yat Kurulu Başkanı
Sadece yarışmanın ötesinde camianın aktif üyelerinden biri olan Akif Sezer, 2016’dan beri Türkiye Yelken Federasyonu’nda yönetim kurulu üyesi olarak gururla hizmet verdiğini hatırlatıyor. Son dönemde Yat Kurulu Başkanlığı yapan Sezer, “Eğer yurt dışında örnekleri olan geniş katılımlı, tüm kulüplerin destek vereceği bir şampiyona yapılabilirsek kendimi başarılı sayacağım. İnşallah bir gün olacak” ifadesini kullandı.
Denizcilik Bakanlığı Kurulmalı
Denizciliğimizin daha fazla gelişmesi için önce amatör denizciliğin önünün açılması gerektiğine dikkat çeken Akif Sezer, bu konudaki görüşlerini ise şöyle açıkladı; “Bu kolay erişilir amatör denizci belgesi ile olmaz. Küçük bütçelerle edinilmiş teknelere mütevazı bağlama yerleri yapılmazsa, üç tarafı denizlerle çevrili lafı, coğrafya kitaplarında kalmaya mahkûmdur. Baba ile oğulun anne ile kızının beraber denize çıkmasını mümkün kılmak lazım. Reçete çok basit aslında. Ülkemizin ‘Denizcilik Bakanlığı’nı kurmak ilk adım olmalıdır. Karayolları, hava yolları, hatta telefon hizmetlerini deniz yolları ile aynı anda yönetebilmek ve projeler üretebilmek mümkün müdür? Son sözüm şudur… Eğer denizi aileniz ile paylaşmıyorsanız gerçek anlamda denizi yaşayamazsınız. Mutlaka eşler ve çocuklarla denizde olmaya çalışmak lazımdır. O yüzden yaptığım her işte attığım her adımda yanımda olan eşim İlkben Söğütlü Sezer’e minnettarım. İyi ki benimle. Tüm dostlara en mavi selam ve sevgilerimle.”