Orange Sailing, 2024 yılında yelken yarışlarına gönül vermiş bir ekip olarak Berk Balta liderliğinde kuruldu. 2024 yılı başında Orange Sailing, J105 Dojo teknesine binmeye başladı. Ekipte alanında uzman kaptanlar ve tutkulu amatör yelkenciler bulunduğunu belirten Balta, “Yarışlarımızı J105 Dojo ile gerçekleştiriyoruz. Ekip olarak, Türkiye’nin önde gelen yelken yarışlarında birçok başarı elde ettik. Ve “Aşşa” projesiyle de yaşadığımız tecrübeleri büyük kitleler ile paylaşma fırsatı yakaladık.
Aşşa projesinde Doğa Arıbaş ve Umut Efe Alpkoçak da ekibe katılarak ekibi güçlendirdi. Orange Sailing, 13-18 Temmuz 2024 tarihlerinde İstanbul Boğazı ile Göcek arasında düzenlenen 53. Deniz Kuvvetleri Kupası’na da katıldı. Bu prestijli yarışta toplam 32 tekne ve yaklaşık 400 denizci ile yer aldıklarını belirten Doğa Arıbaş, “Türkiye’nin en köklü açık deniz yarışlarından biri olan Deniz Kuvvetleri Kupası, yıllardır büyük bir heyecanla takip ediliyor. Türkiye sularında düzenlenen en uzun yarış. Yıllardan beri çoğu zaman etaplı şekilde yapılan yarış, 2024 senesinde de tek etap olacak şekilde toplam 555 mil ile İstanbul-Göcek rotasında yapıldı. Bu yarış, Türkiye’de yapılan en uzun ve tam anlamıyla tek açık deniz yarışı. Yaklaşık 4 gün süren yarış, ekiplerin dayanıklılığını test ediyor. Bu seneki rota ile Ege Denizi’nin ortasına kadar çıkmamız gerekti ve Ege’nin kuvvetli kuzey rüzgarlarıyla beraber hem ekibin dayanıklılığının hem de tekne hakimiyetinin test edildiği bir sene oldu. Tarihi ve rotası, yarışa ayrı bir önem ve hava katıyor. Türkiye’de yapılan nadir gece yarışlarından bir tanesi. Hatta vardiya sistemini kullandığımız tek yarış bile diyebilirim” diye konuştu.
Bu yarıştaki en önemli unsurun dayanıklılık olduğuna dikkat çeken Arıbaş, sözlerini şöyle sürdürdü; “Bu yarış özelinde hem ekibinizin hem de teknenizin, malzemenizin hazır olması gerekiyor. Bu sezona girerken teknemizin direğini, salmasını söküp önemli kontrollerimizi mart ayında tamamlamıştık. Ancak son 1 ay kala açık deniz yarışının gerektireceği önemli modifikasyonlar yaptık ve teknenin her noktasını kontrol edip hazırlamış olduk. Teknenin tüm vidalarına kadar kontrol ettiğimiz yoğun bir hazırlık dönemi geçirdik. Ayrıca çekimlerin gerektirdiği enerji ihtiyacını karşılayabilmek adına teknenin tüm elektrik sistemlerini güncelleyip geliştirdik. Ekip tarafından ise yarış öncesi gece antrenmanları yapıp gece seyir tecrübesini artırmaya çalıştık. Tekne üzerinde ayrıca yaptığımız güvenlik brifingleriyle ekibi olası her duruma karşı hazırlamaya çalıştık.”
Deniz Kuvvetleri Kupası’nı diğer yarışlardan ayıran en önemli farklardan biri de 4 gün boyunca karaya ayak basmadan teknede bulunuyorsunuz. Arıbaş, “Bu durum fiziksel ve mental olarak sizi nasıl etkiledi” sorusunu şöyle cevapladı; “Tabii ki de kişiden kişiye değişkenlik gösterebilecek bir soru bu. Açıkçası ben 4 gün denizde olmaktan; karadan ve telefondan uzakta özgür bir şekilde yaşamaktan çok keyif aldım. Yarıştan bağımsız olarak düşününce 4 gün boyunca gece gündüz performanslı bir şekilde, muazzam bir doğanın içinde yelken yaptık. Hava şartlarının sert olması sebebiyle kaptanlar olarak bir parça vardiya sisteminin dışına çıkıp kendimizi biraz daha fazla yorduk. Ancak herkesin yarıştan sonra istediği gibi seneye bir daha katılmaya karar verdik. Açıkçası 24 saatten sonra insan, tekne üzerindeki rutine alışıyor. 2-3 saatlik uykularla yaşamak dışında. Bu 4 gün, start düdüğünden finiş düdüğüne kadar tam performans yarışarak geçiyor. Vardiya sistemiyle 3 kaptan 4 saat güvertede kalıp 2 saat dinleniyor. Ekibin kalanı ise 3 saat güverte, 3 saat dinlenme sistemiyle yarıştı. Genellikle boş vakitlerimizde müzik dinleyip, yemek yiyip uyuyoruz. Herkes vardiyasının bitip dinleneceği zamanı iple çekiyordu. Bütün bu 4 günde manevralar dışında tüm ekibin güvertede aktif bir şekilde hazır olmasına ihtiyaç duyulmuyor. Manevralar dışında tekneyi 3-4 kişi rahat bir şekilde kullanabiliyoruz.”
Doğa Arıbaş, yarış sırasında en zorlandıkları konular ve anlar hakkında ise şunları söyledi; “Dinlenme en zorlayıcı konulardan bir tanesiydi. Ama gece sert havada tekneyi performanslı şekilde kullanmak en zor kısmıydı diyebilirim. Ekipteki 5 kişinin ilk güney yarışı olduğundan geceleri, tekneyi ve ekibi çok zorlamadan, safe zone’da geçirdik diyebiliriz. ‘Aşşa yarışı gece kazanılır’ sözü gerçekten çok doğruymuş. Kendi limitimizi geçmeden tekneyi daha performanslı kullanmamızın sınırlarını bulmuş olduk. İkarya Adası’nda 42 knotta yediğimiz broşu unutamayacağım. Yarışta yaşadığımız en gergin tek andı diyebilirim. O broşta tekneye ve direğe bir şey olmaması, kurtulurken balonu suya kaptırmadan sıkıntısız almamız en gergin anımızdı. Finiş hattını geçtiğimizde içimizde yorgun bir sevinç vardı. Tüm gece Fethiye Körfezi’nde tükenen havada finişe girme mücadelesi verdik. Adverport’la Rodos’tan itibaren yan yana geçen gece bizleri çok yordu ancak IRC 2 sınıfını kazandık. Son 200 metreyi aramızda 2 tekne boyu mesafesiyle tamamladık.”
Orange Sailing, bu yarışa GAİN MEDYA ve RAMS Global sponsorluğunda katıldı. Malzeme ve ekipman sponsorluğunu ise KMH Rigging ve Kaya Ropes üstlendi. Berka Balta, iyi bir sponsor desteğinin, ekiplerin daha iyi hazırlanmasını, daha kaliteli ekipman kullanmasını ve ulusal-uluslararası platformlarda görünür olmasını sağladığına dikkat çekti. Orange Sailing bir ilke daha imza attı ve bu yarışı belgesel haline getirdi. Deniz Kuvvetler Kupası’nın yelkenciler arasında bilinen adı “Aşşa Yarışı” belgeselin de adı oldu. Berk Balta, belgesel projesinin nasıl geliştiğini şöyle anlattı; “Aşşa belgeseli fikri, Güneş Çelikcan, Doğa Arıbaş ve benim tarafından ortaya atıldı. Yarış sırasında yaşadığımız benzersiz deneyimleri ve Deniz Kuvvetleri Kupası’nın ruhunu yansıtma isteğiyle bu projeye başladık. Belgesel, yarış öncesi hazırlıklarımızdan yarış sırasında yaşadığımız zorluklara kadar geniş bir perspektif sunuyor. Ayrıca ekibimizin duygusal ve fiziksel sınavlarını izleyiciyle buluşturuyor.”
Çekimlerin, yönetmen Aytunç Akad ile denizde ve teknede yapıldığını belirten Balta, “Yayın öncesinde kurgucumuz Özgür Şamlıoğlu ile titiz bir süreçten geçirildi ve izleyiciye ilham verecek şekilde hazırlandı. Belgesel 45 dakika süren 1 bölümlük bir seri olarak hazırlandı. Devam serisi için planlarımız arasında yeni yarışlar ve deneyimler var. Belgesel, şu anda Gain dijital platformu üzerinden izlenebiliyor. Bu yarış ve belgesel, sadece bir ekip başarısı değil, Türk yelkenciliğine verilen önemin bir göstergesidir. Denizdeki mücadelemizle genç denizcilere ve sponsorlara ilham vermek istiyoruz.”