Türkiye’de yat yarışlarında boy gösteren her sporcunun kazanmayı hayal ettiği yegane yarış. Bir mihenk taşı ve aslına bakılırsa Türkiye’nin en önemli açık deniz yat yarışı. 1971 yılında kulüp, dönemin kıymetli denizcileri tarafından kurulduğunda Ege’ye inişi temsil eden “aşşa” yarışı diye anılıyordu ve o dönemin ağır deplasmanlı tekneleri bazı yıllar bir durak mola vererek bazı yıllar direk Turgutreis’e yönelerek tek parkur halinde bu yarış defalarca yapıldı. Ancak yıl 1988’i gösterdiğinde artık bu parkurun resmi ismi Deniz Kuvvetleri Kupası olacaktı. Bu yıl ise tam 54. kez düzenlenecek, düşünsenize bir yarışın tarihinde yarım asır. Aslına bakacak olursanız zaten yarış geçmişimizin tamamı neredeyse.
Bir Dönemin Efsanesi: Cahit Üren
Benim Deniz Kuvvetleri Kupası’na ilk katıldığım yıl 2007. O zaman 24 yaşında mesleğimin başlarında heyecanlı ve tutku dolu bir gençtim, haliyle ve eğitimlerde kullandığımız bir Beneteau 473 clipper ile girmiştim ilk aşşa yarışıma. Cahit Üren ile ilk tanışmam bu yıl değil tabi ki, 10’lu yaşlarımda Marmaris Yarış Haftası’nın organizasyonunda TAYK desteği ile düzenlendiği yıllardan beri Cahit Abi’nin sesi telsizdeydi, yarışın da her yerindeydi. 1985 yılında genel müdürlük görevine başlamış ve tam 2022 yılına kadar devam etmişti. Eski bir gemi komutanı olarak kulübe, camiaya ve Türk denizciliğine kattıkları tartışmasızdır. 2022 yılındaki görev değişiminden sonra maalesef 2024 yılında aramızdan tamamen ayrıldı. Bu önemli yarıştan bahsederken onu anmamak olmazdı. Emekleri için tekrar teşekkürler tüm camia adına.
2022 yılında göreve gelen ve TAYK Genel Müdürü olan Can Giray ise vizyonu gereği kulüp üyeleri ve camianın da fikirlerini alarak yarışı bambaşka bir noktaya taşıdı. Artık aşşa yarışı Bodrum sularında değil, Göcek’te son bulacaktı ve toplamda 500 millik tek bir etap ile ülkenin 3 denizinde seyredilecekti. İlki geçen yıl gerçekleşti ve heyecanın dorukta olduğu son Deniz Kuvvetleri Kupası’nda hepimizin merak ettiği Arkas takımının yeni tp 52’sinin performansı ve boydaş rakibi Oğuz Ayan dümenciliğinde Vedat Tezman’ın yeni tp52’sinin yarışıydı. IRC 0 klasmanında kıran kırana bir mücadele bekliyorduk ancak Tezman’ın tp52’si maalesef daha Marmara’da arıza verecekti. Ondan sonra tüm gözler Arkas Blue Moon’daydı ve çok yüksek süratler üreterek Rhodes kanalının arkasına kadar açık ara geldiler. Rhodes’in güney yakasında kalan hava canlarını çok sıkmıştı, durmak noktasında saatlerce bekledikten sonra finiş hattını ilk kesen tekne olsalar da düzeltilmiş zamanda şampiyonluklarını Fenerbahçe 1 takımına kaptıracaklardı.
Yüksek heyecan dolu bu yarışın bu yıl resmi sesi olarak ben sunuyor olacağım. Bu benim için ayrı bir heyecan ve ayrı bir gurur. Neden diyecek olursanız ülkemizde yeteri kadar ilgi görmeyen yelken sporunun anlatımı da zayıf ve bu anlatımı yapmak için tekneleri, dümencileri ve yarışın yapısını tanımak çok önemli. Elimden geldiğince, dilimin döndüğünce yarışı an ve an anlatıyor, tahminler yürütüyor ve sosyal medyada bir dizi gibi izlenmesi için çabalıyor olacağım. Sonrasında zaten büyük kupa töreni için Göcek’te buluşacağız ama sizi temin ederim ki bu yıl Deniz Kuvvetleri Kupası bambaşka olacak. Benim bu kadar heyecanlı olmamın sebebi ise bu yarış Türkiye’nin Sdney Hobart’ı, Middle Sea Race’i belki de. Katılanından organize edenine kadar herkesin çok emek koyduğu bu yarış çok daha fazla önemsenmeli. Çünkü inanın bu etap hiç kolay değil, çok emek, çok ter, çok uykusuzluk her katılan için.
Can Giray ve yeni yönetimin vizyonu ile uzayan yarışın parkurunun geleneksel hale gelmesi hayalim. Keza zorluk seviyesi yüksek yarışlara ihtiyacımız var açık deniz yarışçılığının da gelişmesi için. Geçen yıl ilk kez Duo sınıfının da açıldığı Deniz Kuvvetleri Kupası bu konuda da öncü oldu ve devamını umuyorum. Ülkemizin öncü yarışı Deniz Kuvvetleri Kupası’nda ön kayıtlar başladı bu arada. Kaydı gelen tekneleri merak ediyorum açıkçası; çünkü önceden çalışmam, hızlarını ezberlemem, bilmediğim teknelerin niteliklerini ezberlemem gerekiyor. Bu sayede konuya çok daha hakim bir anlatım ile inanın telefonlara kilitlemeyi hedefliyorum yarışmayan herkesi.
Deniz Kuvvetleri’nin bir başka özelliği ise ülkemizde gelişen filoda bu yarışı kazanmak için yapılan yatırımlar, alınan tekneler ve yüksek rekabetin sonucunda filo gelişimine katkılarıdır. Bir yarışı 50 yılı aşkın bir süre düzenlediğinizde haliyle bir çıta, bir değere dönüşürsünüz. TAYK ve aşşa yarışı başlı başına bir marka olarak bu çıtayı çoktan aştı bile. Bu yüzden Deniz Kuvvetleri Kupası’nı kazanmak her Türk denizcisinin, her ekibin ve dümencinin, her sponsorun hayalidir. Bu hayale uzanan zorlu yolculukta Akpa Kimya ise hem yarışın ana sponsoru hem de yarışan teknelerden bir tanesi olarak yarışa verdiği değeri yineliyor. Tüm yarışa birlikte tanık olmak için 2 ay kaldı. Bakalım bu yıl Deniz Kuvvetleri Kupası’nda neler olacak? Kimler kazanacak? Kimler ümitlerini seneye bırakacak? Ama ne olursa olsun katılan herkes her zaman çok kıymetli olacak.
Yüzünüzden yel, teninizden tuz eksik olmasın