Yelken dünyasının yakından tanıdığı isimlerden biri olan, aktif olarak yarışlara katılan Mehmet Ali Yelkenbiçer, son günlerde tartışma konusun olan rating sistemi konusuna görüşleri ile dahil oldu. IRC rating sisteminden ORC’ye geçişi değerlendiren Yelkenbiçer, sosyal medya hesabından bir yazı paylaştı. Korkulacak bir durum olmadığını, isteyenin istediği sistemde yarışmasının gayet doğal olduğunu belirten Yelkenbiçer’in yazısını, Sailing Times olarak noktasına, virgülüne dokunmadan bilgilerinize sunuyoruz… İşte Mehmet Ali Yelkenbiçer’in yazısı…
IRC mi? ORC mi?
Bu yazı yelkenci arkadaşlarıma. Diğer arkadaşlar panik yapmasın, telaşa kapılmasın. Her şey normal. Yazımda herhangi bir sisteme güzelleme yapacağımı veya yereceğimi düşünmeyin lütfen. Bu benim işim de değil, görevim de. Sadece konunun içinde olduğum kadarı ile gözlemlerimi paylaşacağım. Yelken camiasında heyecanlı bir hareketlilik söz konusu. Bu yıl birçok kulüp, yıllardır kullanılan IRC rating sistemini bırakıp, yine yıllardır var olan ORC rating sistemine geçme kararı aldı. Bununla ilgili dedikodular demeyim ama söylenceler de muhtelif tabi.
Bazıları, ‘Bazı kulüp yöneticilerinin kişisel sebepler ve anlaşmazlıklar neticesi ile ORC’ye geçiş kararı alındı, başka kulüpler de onların gazı ile düşünmeden geçiş yaptı’ diyor. Karşı argüman da hazır tabi, zaten yıllardır uluslararası olarak düzenlenen yarışlarda, IRC sisteminin zorluklara sebep olduğu yönünde görüş bildiriyorlar. Zaten sistemin adaletli olmadığı da her zaman tartışılıyordu
Hatta bu geçişin bazı kulüplere operasyon maksadı ile yapıldığı iddiasında olanlar dahi var. Yakında tanıdığım birçok kulüp başkanı ve yöneticisi abilerim ve arkadaşım var. TAYK gibi köklü bir kulübe ve yöneticilerine, diğer bazı kulüplerin sırf rating sistemi değiştirdiği için operasyon yaptığı veya yapabileceği iddialarını ancak gülümseyerek karşılayabiliyorum. Neremle güldüğüm konusu da bende gizli kalsın.
Bazıları da bunun gecikmiş bir karar olduğu, eski rating sisteminin çok yuvarlama ve kapalı formüller ile çalıştığından, bazı teknelere bazı durumlarda avantaj ve ya dezavantaj sağladığı için sistemin adaletli olmadığını, başlayan değişim sebebi ile de, zaten kulüplerin yaptıkları yarışlarda uyum da sağlaması gerektiği gibi sebepler ile bu sisteme bugün veya yarın nasıl olsa geçileceğini belirtiyorlar.
Durum ve söylenceler öyle bir hale geldi ki, insanlar artık sadece kulüp tutar gibi rating sistemi de tutmaya başladılar. “Bir daha da gelmem yarışınıza” diyenler, “Siz nasıl olsa bize döneceksiniz” diyenler. Ay, çok heyecanlı bu olup bitenler. Zaman içinde neler olacağını hep birlikte göreceğiz. 🙂
Bizim memlekete en kalabalık sınıf optimist sınıfıdır. Hadi bakalım herkes optimistte yarışacak, yok öyle 470,
ILCA, Dragon vs… Komik değil mi bu yaklaşım?
Oysa, kulüplerin işi yarış yapmak. Kulüpler kendi tercih ettikleri sistem ve sınıflarda yarış düzenlerler. Sporcuların işi de yarışmak. Onlar da istedikleri her kulübün düzenlediği yarışlara gireler. Bence her isteyen, istediği sistemde veya her iki sistemde de yarışabilir. Tartışmayı gerçekten anlamıyorum.
Her iki sistemi basitçe kıyaslayacak olursak;
IRC sisteminde belki biraz da yuvarlamalar yapılarak elde edilmiş tek bir rating puanı oluşturuluyor. Yuvarlamalar yapılarak derken kast ettiğim şeyi açıklayım. Tekne boyu, genişliği, ağırlığı, salma ve ağırlığı ve elbette direk ve yelken ölçülerini kullanarak gizli bir formül ile elde ediliyor bu puan. Teknenin gövde yapısı ile ilgili pek bir veri kullanmıyor. Gövde yapısı hakkında bilgi kullanılmadığından yola çıkarsak, her halde, basitleştirilmiş moment kolu hesapları ile bu formüller yürüyordur diye düşünüyorum. Sanırım bazen de rating ofisinin yarışlardan elde ettiği sonuç verileri ile o çok gizli olan formülde, çok gizli olan bazı çarpanları değiştirerek ufak düzeltmeler yapıyor. Bazı yıllarda rating puanlarında beklenmedik şekilde olan değişiklikler bunu düşünmeme sebep oluyor.
Bazı üreticiler IRC’nin açıklarını gözeterek, IRC’ye optimize edilmiş tekneler de üretiyorlar. Mesela, torpil salma fazladan puan veriyor bilirsiniz. Sert havalarda yarışmıyorsanız torpilsiz salma puan avantajı sağlar. Opsiyonel salma tasarımlı tekneler var. İster torpilli, ister torpilsiz alabiliyorsunuz. İsterseniz iki türlüsünü de alıp iki rating sertifikası da alabiliyorsunuz. ORC’ye optimize edilmiş bir tekne üreticisi var mı bilmiyorum veya bu şekilde ORC’ye optimize etmek mümkün mü, onu da bilmiyorum. ORC sınıfında torpili olan bir tekne ile yarışıyorsanız, beklenen sert hava hızınız artıyor, yumuşak hava hızınız düşüyor. Gerçekten, bildiğiniz ORC optimize tekne üreten bir üretici varsa, lütfen benimle de paylaşın. En azından bilgim artmış olur.
IRC sistemine, açıklarına rağmen kötü demek mümkün değil, zira zaten yıllardır basitçe, çok efektif şekilde yüzlerce yarış yapılmış durumda. Birçok sporcu, bu sistemde ter döküp kupa kaldırmış durumda. Kötü olsaydı en eski sistemlerden olan IMS’de yarışmaya devam ederlerdi değil mi? IRC, belki açıkları olan, fakat birbirinden çok farklı tekneleri bir arada yarıştırabilecek kadar işlevsel. Aynı zamanda son derece yalın, basit ve sade. Yapmanız gereken tek şey, saniye cinsinden yarışta geçen zamanı rating puanınızla çarpmak.
ORC anlaşıldığı gibi, epeyce farklı. Bu sistemde bütün formüller kural kitabında var, neyi nasıl hesapladığı açıkça belirtiliyor. Ortalama tek bir rating puanı yok. Teknenizin değişik rüzgar hızlarında ve değişik rüzgar açılarında, diğer sistemde kullanılmayan, gövde yapısı hakkındaki bilgileri de kullanarak elde edilen, Polar diagram da denilebilecek hedef hızlar tablosu var. Rating puanı yok.
Bu hedef hızları tutturabilirseniz veya yaklaşırsanız başarıyı elde ediyorsunuz. Yarışta hata yaparsanız, hedef hızlarından uzaklaşıyorsunuz ve kaybediyorsunuz. Polar diagram benzeri olan tablonun da gerçeği yansıtmadığı ile ilgili hiç bir şikayet duymuş değilim şu ana kadar. Yelken alanınız, tonajınız, ekip ağırlığınız vs, her neyi değiştirirseniz değiştirin, sistem sizin hedef hızlarınızı uygun şekilde değiştiriyor. ORC, sistemin arkasından dolaşıp, hakkınız olmayan bir avantaj yaratmanıza veya haksız şekilde avantajınızı kaybetmenize olanak vermiyor. Sportif anlamda düşününce kulağa daha güzel geliyor. Tek yapmanız gereken şey kendiniz ile yarışmak.
Aslında biraz düşününce, bu sistemin bazı açılardan ONE-DESIGN yarışlarından bile daha iyi olduğunu anlayabilirsiniz. Nasılını eski bir one-design yarışçısı olarak örnek ile izah edeyim: Start, One-design yarışının en önemli noktalarından biridir. Tüm yarışın belki %50’sinden daha önemlidir. Uygun start verip rakibinizi bir kez markaja başlarsanız, olağan üstü bir değişiklik olmadığı sürece, yarış boyunca markaja devam edip yarışı kazanma imkanınız vardır. Bu arada rüzgar altına hapsettiğiniz rakibiniz taktik hata yapıp hava çekerken tramola atsa bile, siz de onunla aynı hatayı yapıp, onu markaj altında tutmak isteyebilirsiniz. Diğerleri fiziki olarak sizi geçemediği sürece, yarışı hatalarınızla ama markajlarınızla kazanabilirsiniz fakat, aslında iyi de yarışmamış olursunuz.
ORC’de böyle bir şeyi yaparsanız, sizi fiziki olarak geçmemiş fakat hedef hızlarına daha yakın veya hedef hızlarının üzerinde yarışmış bir başka tekne, gelip sizi geçiverir. Özetle, koşullar ne olursa olsun, “İYİ YARIŞMAYI” hiç bırakmamanız gerekiyor.
Yarış ve sportif amaçlar ile parkurda bulunanları bir kenara koyalım. Onların yeri başka. Yarış parkuruna, sportif maksatlar ile değil, yarışmayı yeni öğrenmeye başlayan veya sosyal ihtiyaçları neticesinde gelen insanlar da olduğunu kabul edelim lütfen. Yadırgamayın yazdıklarımı ne olur… Sosyal ihtiyaçlar da gerçek ihtiyaçtır ve gayet doğaldır. Küçümsemek için değil bu yazdıklarım. Sosyal maksatlar ile parkurda yer alan, avantajlı teknesi olanlar için ‘podyum garantisi’ olayı azalacak biraz, fakat onlar için de yarışçılık kabiliyetlerini artıracak başka bir bakış açısının penceresi aralanıyor ki, bu da gayet olumlu bir gelişme yelkencilik adına.
Hangi sistemi tercih ederseniz edin fark etmez. Yarışmak için çıkın parkura. Teknelerinizi hazırlayın, Sertifikalarınızı hazırlayın, ihtiyacınız varsa ölçümlerinizi de yaptırın.
Geriye sadece iyi yarışmak kalıyor.
Hop hop… Karınlar içeri, göğüs dışarı… Yarışa marş marş…