Dikkat! Paylaşacaklarım ve bundan sonra olacaklar, Türkiye’de yelkenin merkezinin değişimine sebep olabilir.
Son yıllardaki marina fiyatlarının yükseliş hızı bu yazıyı okuyanlar tarafından bilinen bir gerçek. Peki bu durum nereye kadar gidecek? Cevap; kimse bunu bilmiyor. Artış oranları neredeyse her ay %8 oranında katlanarak devam ediyor. Teknelerimizi çok seviyoruz ve hatta bazılarımız bu teknelerimiz ile geçimlerini sağlıyor.
Türkiye’de yelken eğitimi ve gelişimi için gayret gösteren, bu alanda mücadele eden kurum ve kuruluşlar da yukarıda yazdığım marina kiraları ile ciddi mücadele halinde. Bu yazıyı yazarken tek taraflı düşünmüyorum kesinlikle. Tarafım amatör denizci ve özellikle yelkenciler. Ancak marinaların da düzgün hizmet verebilmek için gereken koşullara ayak uydurması ve hayat pahalılığı ile alakalı dertleri elbette var. İnsan istihdam etmenin ve elektrik, su giderlerinin çok yüksek meblağlarda ödendiğini çok iyi biliyorum. Tabii ki altyapı ve diğer giderler ile ciddi bir kaynak istiyor olabilir. Ancak biz denizciler için öncelik ve en önemli konu, teknelerimizi dalgalardan koruyan bir mendirek ve bağlı durabilecekleri bir iskele. Bu ikisi başlangıç için kesinlikle yeterli. Sonra diğer istekler geliyor.
Barınmak bir amatör denizci için en önemli gereksinim. Barınma sorununu ortadan kaldırdıktan sonra diğer yan ürünler elektrik, su, tuvalet, duş, çekek alanı, sosyal ortamlar konfor alanımızı geliştiren ve keyif olarak denizcilere sunulan ek hizmetler olabilir. Ancak üstüne basa basa söylüyorum olmazsa olmazımız öncelikle barınmak. Durum böyleyken sırf barınmak isteyenler ile tüm hizmetleri isteyenlerin aynı marina içinde olması demek fiyatlandırmada da bazı haksızlıkları doğuruyor esasında. Birçok hizmeti kullanmayan, hatta kullanmak istemeyen de aynı sistem içinde maalesef ödeme yapmak zorunda kalıyor.
Amatör bir denizci küçük bir sandalını getirip marinaya koymayı, hafta sonu oğluyla veya ailesiyle denize çıkmayı hayal bile edemiyor şu an ki oluşumda. Çünkü en küçük tekne metrekaresi; marinalarda 8 metre boyundaki bir tekneye göre hesap edildiği için belki de 5 sandal parası vermesi gerekiyor amatör denizcinin. Bu hesap, hayalini gerçekleştirmesi için elbette mantıksız bir sonuç ortaya çıkarıyor ve amatör denizciler, hayallerinin çok uzağında kalıyor.
Bu kadar bildiğimiz konuyu niye anlattım; özellikle İstanbul’da deniz sevdalısı biri olarak küçük ya da büyük bir yüzen aracınız varsa yandınız. Bir marina ile muhakkak bir anlaşma yapmanız lazım. Bu da demek oluyor ki yukarıda yazdığım maddi külfetleri karşılamak zorundasınız. Avrupa’nın birçok ülkesinde hatta komşumuz Yunanistan’da ise fiyatlar oldukça mantıklı seviyelerde. Yaklaşık 10-11 metre boylarında bir tekneyi, yıllık ortalama 1.500 ile 3.000 Euro arasında fiyatlarla bağlayabiliyorsunuz.
Durum böyleyken İstanbul özelinden bahsedecek olursak, bu fiyatlara yakın bir işletme ile teknelerimizi bağlayabileceğimiz bir nokta olarak Küçükyalı dolgu alanında öncelik yelkencilerde olmak koşulu ile bir iskele kiraladık. Evet; yanlış duymadınız iskele kiraladık. Yaklaşık 20 teknenin ilk etapta bağlanabileceği bir kapasite ile bu iskele, 2024 Aralık ayı ortasından itibaren faaliyete geçecek. Hatta daha da güzeli, kendi enerjisini üreten bir iskelemiz olacak. Yani bu ne demek, kendi elektriğini ve suyunu üreten bir iskele ile sisteme girmiş olacağız yakın zamanda. Sonrasında benzer iskeleler ile bu sayıyı artırmak ve daha uygun koşullarda barınma ve diğer ihtiyaçların karşılandığı bir yelken merkezi olma hayalinin de fitillini ateşlemiş olduk.
Bu bahsettiğim iskele ve görüşmeler kısmı çok taze ve yeni gelişmeler olduğu için şimdilik kendi yakın çevremiz ile projeyi yürütüyoruz. Ancak çok kısa bir süre sonra daha kapsamlı bir haber ve detaylar ile tekrar görüşmek üzere…